bir vedanın toynağından düştü mavi gök.
son duasız ölülerden çalınmış
boncuklarla gülüyorum kibirli
yüzüme. lakin, çaresiz bir öfkeyle tuttum yaramı. kırık bir
taşa sustu hallacın acıyan yüzü.
içimde tuzun ve yüzülen bütün
şehvetlerin kuruduğu kadar acıyor
Biri bir koca görür rüyasında:
Yüz lira maaşlı kibar bir adam.
Evlenir, sedire taşınırlar.
Mektuplar gelir adreslerine:
$en Yuva Apartmanı, bodrum kati.
Kutu gibi bir dairede otururlar.
Devamını Oku
Yüz lira maaşlı kibar bir adam.
Evlenir, sedire taşınırlar.
Mektuplar gelir adreslerine:
$en Yuva Apartmanı, bodrum kati.
Kutu gibi bir dairede otururlar.
ben bu şiiri Osman Nurani kardeşimize havale ediyorum...
çıksa çıksa o çıkar bu şiirin içinden...
Şiir bir tahriften bahsediyor besbelli. Bu tahrif dini kitaplara olduğu gibi birçok şeye de yapılmış olabilir.
Birçok şiire nazaran ve şiirin oldukça uzun olmasına karşın, belki ilk okuyuşta değil ama dikkatle okuduğumda şiirdeki imgelerin sırıtmadığını gördüm.
Şiirin tekniğine benzer ben de bir iki şiirimde böyle bir teknik denemiştim.
Puanlar bir şiir için ne derece önemli çözmüş değilim ama, ben sekiz vermeyi düşünmeme rağmen on verdim.
Çünkü bu şiir çok uzun olmasına karşın anlaşılmaz değil ve okudukça daha haz duyar oldum. İçindeki resmi daha bir net görebildim. tebrik ediyorum...
Aşure ile turşu karıştırılmış şiir diye asılmış.Gelde Arap Naci ye,gelde Haz a hak verme.İkisinede katılıyorum.Aynı fikirdeyim.vesselam.Yazana değil asanlara ne demeli?
sondan bir önceki kıtanın sonunda geçen 'selam kavli'nin doğrusu 'selâ kavli' olabilir mi acaba.. tekrar tekrar okununca böyle bir his bırakıyor insanda
Selamını aldım, kabul ettim şiir. Benden de sana selam olsun lakin... çok kalabalıksın, çok karışıksın şiir.
Defnenin cismini defedip, resmini altınlaştırarark TAÇ yaptıklarını...
Barış barış gösterip, savaş vurduklarını bilirsin.
Kimler ölmedi, kimler öldürülmedi ki şiir;
Öldü
Baştan başa hükmederdi bir zaman
Davut oğlu Sultan Süleyman d’öldü
Omuz verip Kaf Dağı’nı kaldıran
Haz(i)ret-i Hamza pehlivan d’öldü
Firavn köşküne atlı giderdi
Doğudan Batı’ya hüküm ederdi
Bin deveyi bir akçaya güderdi
Veysel Karan gibi çoban da öldü
Kalsa dünya Muhammed’e kalırdı
Can satın alınsa Nemrut alırdı
Çıkmayan canlara derman olurdu
Hekimler hekimi Lokman da öldü
Hani n’oldu “Dünya benem” diyenler
Geldi geçti milyon altın sayanlar
Görünmüyor adam eti yiyenler
Koca devler ile Şahmeran d’öldü
Felek bir değirmen kurmuş öğütür
Şahları aldatır bizi aldatır
Güzellerin efendisi beyidir
Mısırlı Yusuf-ı Kenan da öldü
Türk ulusuna Latin harfi okutan
Düşmanları uzaklardan bakıtan
Saltanat köşkünü yıkıp dağıtan
Atatürk gibi kahraman da öldü
Şu görünen dünya canlarda birgün
Hep ölüp giderler onlar da birgün
Ya bu gün ya yarın günlerden birgün
Derler ki Hüseyin Görsoy da öldü
Aşık Hüseyin Gürsoy
Far li mas, binbir gece masallarını anlattı oldu. Olduktan sonra nokta geldi öldü. sil noktayı olur, koy noktayı ölür şiir.
Fer li Mas bile oldu, öldü şiir.
Sakin ol şiir, sakin öl.
Saygılar,
Sağa sola rasgele kelime atışı yapılıp,acababir yerde tutturabilirmiyim kabilinden yazılmış böyle şiirlere,maalesef maganda şiir demekle yetineceğim.Şairimiz alınmasın ama ,şiirinde kendine göre ruhu ve cüzi ihtiyari dediğimiz tutarlılığı vardır...
Sonuç olarak emeğe saygı kabilinden, tebriklerimi yolluyorum.
bırak bu ayakları şiir..aklını şiir yazmaya çalıştır..
her çeşniden içine konulmuş her şekerli şey aşure yapmıyor...
Bu şiir ile ilgili 27 tane yorum bulunmakta