Seviyorsan,
dokunduğun kokunsa sana ait
Aklından gidiyorsa aklın;
Budur aşk denilecek kadar sadıksa
sarıldığın;
Zamanı eşitleyebiliyorsan,
iki denizin ucundan;
Tamamdır bu iş,
Olmuştur aşk!
diyecekken tam! ! !
Yetmez,
daha da
Diye başlar serzeniş ihtirasları.
Dahasını da ister gök
kuşaklarından elbiselerine bürünmüş kadınlar.
Ki onlar
Haklarını rengarenk halkalarından almışlar.
Yağmurun doğurduğu çocuktur Gökkuşağı.
adı,
üstünde
Aşk...
Kuşaklar gökte savaşmaya başlamıştır.
Atiye şimdiden atılmış urganlar tırmanır,
Ucu keskin cümleler, surlarına sökün eder,
Koç başları döver.
Samandan örülü kale kapın hazır değildir.
Aşığınım diyenler, şimdilerde
Ha-babam söver de söver...
Gök hala;
kuşaklarına koşanlara
ardına kadar açık...
Fihi Ma Fih;
Direnen kapı değildir artık
Ruhudur tuzumun,
Hafi Ma Zıh...
Kader bu olsa gerek;
Sen aslında acip ve garip
bekçisiyken gecenin,
tahta kılıcınla bir gece evvelden
Surların başında cengaver
serde yürekli komutan
bulursun kendini,
Dün gece sardığın
Bu gece sandığını sarmak için çıkmıştır yola.
Aşk, saldırmaya başlamıştır.
Kaşın, gözünde diyen,
sudan sebeplere gün doğmuştur.
Kazanacak olursan, uzak ihtimal;
Aşk kaybedecektir.
Kaybedersen,
kaybolacaksın, dır dır...
Bundan gayri anlamsız,
uç Turaç...
Kaf;
damlayan fedadır.
Vedanın adı;
AŞ;
dır.
Kafidir aşk;
Hoş seda,
dır,dır
dır...
Mekan/17.03.2014/23:32/Gök kırmızıyı,ben kızımı özledim...
Erol DalKayıt Tarihi : 18.3.2014 00:04:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!