Göğün mavisi çağırsın
Yeryüzü sevinçle dolsun
Umut, sevda boy versin
Gök girsin, kızıl çıksın.
Dağın doruğu şenlensin
Gönüller heybeti binsin
Birlik meşâlemiz yansın
Gök girsin, kızıl çıksın.
Menekşe kokusu artsın
Kavgasız düşler yaşatsın
Ateşten kalbimiz sarsın
Gök girsin, kızıl çıksın.
Sözümüz hürriyet olsun
Maziden güç alsın, dursun
Yarınlar güneşle dolsun
Gök girsin, kızıl çıksın.
Kayıt Tarihi : 20.2.2025 20:00:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bir akşamüstü, güneş henüz ufukta gizlenmemişken, kendimi dağ yollarında bir başıma buldum. Tepelerin koyu gölgesinde yürürken birden gökyüzüyle göz göze geldim. Görünen mavilik, adeta içime doldu; sanki içimdeki umut filizlerinin yeşermesine izin veriyordu. Ancak akşamın alacakaranlığı çökünce o mavi yerini narin bir kızıla bırakmaya başladı. İşte o an, değişimin ve dönüşümün büyüsüne kapıldım. Henüz çocukluk yıllarımda ninemden dinlediğim masallarda, mavilikler uzak diyarların işaretiydi; umudu, ferahı, özgürlüğü anlatırdı bana. Kızıl ise bambaşka bir anlam taşırdı: Gayret, kavga ve nihayetinde zaferin rengiydi. O saf mavilik, içimizdeki tüm iyi niyetle beraber zamanla olgunlaşıp kızıl bir mücadeleye, tutkuya ve inanca dönüşüyordu. Bu, insanın kendi içindeki büyümenin, bazen sancılı ama her daim görkemli olan öyküsünü hatırlatıyordu bana. Şiirin ilk mısralarında söz ettiğim “göğün mavisi” hepimizin yüreğinde taze duran, hiç solmayan gençlik ve hayal gücünün temsiliydi. Sonra “kızıl”ın gelişi, geleceğe duyulan inancın, mücadele ruhunun ve dayanışmanın sembolü oldu. Doğanın kendi döngüsünde maviden kızıla evrilişi, tıpkı insanın iç yolculuğuna benziyordu: Masum bir başlangıçtan kararlı bir yükselişe… “Gök girsin, kızıl çıksın” derken dileğim; her yeni güne, umudun en duru haliyle başlayıp zorlukları aştıktan sonra haklı bir gurur ve coşkuyla günü tamamlamaktır. Hayatın içinde her zaman inişler, çıkışlar vardır. Ama önemli olan o göklerin mavisini kalbimizde tutup, mücadelemizle onu kızıl bir ateşe, sönmez bir cesarete dönüştürebilmektir. Şiirin mısraları bu düşüncelerin ve duyguların ışığında, dağların esintisini, menekşe kokusunu ve maziden gelen sese kulak verişi bir araya getirdi. Geçmişin hatıralarıyla geleceğin umutları buluştu. Belki de asıl amaç, hiç durmadan dirilen bir ruhu, bir milletin, bir gönlün aynasında seyretmekti. Yürüdüğüm tozlu yollarda, göğün mavi örtüsü kızıla keserken, içimdeki ses bana fısıldadı: “Umutla başla, inançla yüksel ve tutkuyla tamamla.” Ben de bu sesi sözlere dönüştürdüm; ortaya “Gök girsin, kızıl çıksın” şiiri çıktı. Bu şiir, bizlere hayat yolculuğunda umudu kaybetmemeyi, inancımızı canlı tutmayı ve mücadeleden vazgeçmemeyi hatırlatıyor. Bu yüzden şiirin her mısrasında, mavinin o saf ve dinç hâlinden kızılın coşkusuna giden bir hikâye gizlidir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!