Bir çocuk ağlıyorsa sokakta ve bir dilencinin yanıyorsa canı,
Kesilmiş bacağının kopmuş yerinden sancıya sancıya;
Saç tellerin savrulmamıştır daha rüzgarda ondan.
Şemsiyen yağmur yememiştir mevsim ne olursa olsun.
Parsellenmiş bir dünya üzerinde yaşıyorken, parselsiz bir şekilde,
Bedenimizin her santimetre karesinde bölenler çoğalıyor,
Çoğaldıkça sarılıyoruz gözlerimiz dahil her şeyimizle,
Ellerimiz zaten hiç kopmamacasına avuç içlerinde yaz mevsimi.
Sokakta simitçi satamamışsa tek bir simidi bile akşama değin,
Bir açlık bile baş göstermemişse akşamlar çoğalınca,
Maviliğin çoğalmamıştır daha gözbebeklerimin uzandığı yerde,
Üşürken ellerin ayakların ısınmamışsındır daha güneş görüp.
Bizler şefkatli ellerin kutular üzerindeki tiyatro sahnesinde oynayamayan
Ama çaresizce bir rolün ardından koşan o gök bulutlarıyız,
Amaç yağmur düşürmek kurağın demir attığı her karış toprağa,
Yağmur düşmezse, kan rengiyle bütünleşecek bütün çiçekler.
Gün aymamışsa ay bütünlü geceden sıyrılıp yıldızlar arasında,
Hala bir ayaz tepiniyorsa giydiğimin içinde vicdansızca,
Ayak izlerin çoğalmamıştır bulunduğumun yerin yollarında,
Ayakların yorulmamıştır daha ellerimin sevda arasında.
Bir yola girmek gerekiyor varabilmek için herhangi bir sona
Ama hiçbir yol gitmiyor kazara ölümler kazaların çoğunluğunda.
En çok da, çocukların masum bakışları çekip giderken her yerden,
Öfke kıvılcımları arasında korkular büzüşüyor köşelerde...
Kayıt Tarihi : 1.4.2021 21:11:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!