Serçeme beni çağırıyor
Israr etmeyin gitmeliyim
Çoğalamadım bu ellerde
Toprağımda bitmeliyim..
Daha yürekten bağır
Bir ağıt bir bozlak çağır
Çağır beni Serçeme
Artık sana gelmeliyim...
Şimdi bu yorgun bedenimi
Sırttan aşağıya bayır boyu
Eski köyün viranelerine doğru
Yerçekiminin emrine itmeliyim..
Soluksuz kalana dek
Ve belleğimi sıfırlayıp
Aklımda sen varken tek
Sana seyirtmeliyim..
Varınca yanıbaşına
Bereketli suyuna rağmen
Yazın göbeğinde sararan
Yinede çaresiz sana sarılan
Kadir bilmez otlarını
Bir bakışta kavurmalıyım..
Elimdeki söğüt dalcığını
Çalılara savurmalıyım
Dikeni içinde saklı o sinsi gevenlere
Olanca gücümle
Vurmalıyım vurmalıyım....
Rüzgarın ritmine uymuş
Zenne göbeği gibi kıvrak
Boşlukta çalkalanarak
Süzülen kuş tüyünü
Yere düşmeden yakalamalıyım...
Senin yanıbaşında
Yaşlı söğütlerin altına yatıp
Nasır gibi kabukların soymalıyım
Zıplayan balıkları her görüşümde
Ve dalarken oluşturdukları titreşimde
Yaşamak gibi bir heyecan duymalıyım
Ey çocukluğumun tufanı;
Senin o çılgın sakinliğinde
Yüreğimin memleketinde
Ölmek gibi bir derinden
Uyumalıyım uyumalıyım...
İnsanın sinirini bozan bir karga sesiyle
Uyanıp okkalı bir küfür sallamalıyım..
Ve uyandığımda
Ağzımda Erzurum şivesiyle
Yeniden Gogo olmalıyım..
Haydi Serçeme çağır beni
Sesini duymalıyım
Bir ağıt yak bir bozlak çağır
Şimdi sana gelmeliyim....
Kayıt Tarihi : 26.4.2005 20:29:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
tebrikler
selam ve saygılar
Teşekkürler kendi adıma, yaptırdığın bu gezinti için ..
aynur özbek uluç
Ben Çırak Gölünde Paşayurdu'nun
Belli ki hasreti içindeyiz ikimiz de
Daphan Ovası'nın; mâzînin, dünün
TÜM YORUMLAR (12)