Bir rüzgâr eser içinden,
adını bilmediğin bir şehirden gelmiştir sanki.
Her sokakta bir iz bırakır,
ama hiçbirinde uzun kalmaz.
Göçebedir kalbin,
bir yerde kök salmayı hep erteler,
her köşe, her kavşak,
yeni bir başlangıç, ama aynı zamanda bir veda.
Bir tren istasyonunda oturursun bazen,
ayrılıklar izlersin durmadan.
Her vagon bir hikâye,
her hikâye bir yıkıntı taşır yanında.
Sen de aslında bir yolcusundur,
ama biletini ne zaman alacağını bilmezsin,
zamanın içinde kaybolmuş bir yolcu gibi…
Gökyüzüne bakarsın;
bulutlar, akıp giden insanlar gibi.
Hiçbiri bir yerde durmaz,
ve sen de durmazsın,
gözlerinde sonsuz bir arayışla.
Bir adresin var mı bu hayatta,
yoksa sadece harflerden oluşan bir tesadüf müsün?
Sonra bir gün,
bir yerde kalmaya karar verirsin.
Ama toprak, ayaklarının altından kayar.
Kök salmak ne mümkün,
göçebe kalpler bir taş gibi düşer,
ama asla toprağa yerleşmez.
Bazen, kök salmak diye bir şey yoktur.
Bir kalp, kendi yolunu ararken,
bulunduğu her yerde kaybolur.
Bir gülümsediğinde, kalbinin içindeki dünya da değişir.
Ama toprak her zaman kayar,
ve her kayış, bir başka yolculuğun habercisidir.
Sonunda anlıyorsun:
Hayat, bir yer bulmak değilmiş,
kendini bulmakmış.
Ve belki de göçebe kalpler,
kendilerini bulmak için sürekli yollara düşermiş.
Her yol,
bir insanın içinden geçer.
Ve her insan,
bir yol olur bazen.
Belki de sadece birinde,
kendi yolunu bulursun.
Ve belki de o yol,
bütün o kaybolmuş anları içinde taşıyan bir yoldur.
Kayıt Tarihi : 30.11.2024 17:41:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!