Bardak, bardak içilen çaylardan sonra, güneşin hafif hafif kaybolması… Gökyüzü görebildiğimiz kadar mavi, yeryüzü duyabildiğimiz kadar sesli…
Ben kaybolmuştum eski, dar sokaklarda bir zamanlar.
Parmaklarıyla oyun oynayan çocuklar vardı. Oyuncaksız. Belki bende oynamışımdır. Belki de hiç oynamamışımdır. Sevmişimdir bakışları kuyu gibi bir kızı.
Ben kaybolmuştum eski, dar sokaklarda bir zamanlar.
Fakat kaybolduğun yer, senin memleketindir. ‘Kaybolmak’ kelimesi ne işe yaramaz bir kelime. İnsan kaybolmaz, yer değiştirir. Kim bilebilir ki kaybolduğunu ya da olmadığını.
Gökyüzü kahverengileşmişti. Son uçuşlarını yapan kuşlar, mavilikleri topluyordu bir sonraki güne…
Göçmüştüm, yerleşmiştim o yerlere…
Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi
Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten
Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği
İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne
Devamını Oku
Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi
Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten
Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği
İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne




Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta