Bir sabah vakti
acı bir sela okunsa minarelerde
“biri ahirete göç etmiş ” derdin anne
sonra başlardı evlerden sessiz göçlerimiz
ahret fısıltısıyla ağlardın
dilinde Fatiha gezerdi sessiz
Sokaklar eskiyip unutulur çocukluktan
Oyuncak isterdim
verdiler elime yaşamı
ne çok çoğulmuşum seninle
içimin avlusunda yağmur suyundan
ürken
küçük serçelerim vardı
kimi sevsem hep çocuksu hala
yalnız kalıyorum büyürken
En iyisi mülkiyetli ve göçsüz
o serçelermiş bence anne
telaşla dolaşıp duruyorlar
zamanın kıtlığından
Serçeleri göç etmekten alıkoyan da ne
neden göçlerimizle serçe kadar olamadık
mutlu bir ömür olmalıydı
hayatın bize borcu
kayım bağlasak da birtanem
çözülür hayat hurcu
senden de kayım
şu serçe
eskiyen duvar
birine ekmek veririm
sıva yaparım yüzüne diğerinin
ne duvarın sessizliği bozuldu hala evde
ne ürkekliği tükendi serçenin
Hani ya soğudu o sıcak kucağın
olamadın bir serçe kadar
kime sarılsam hala üşüyorum
yağar üzerime kar
Kayıt Tarihi : 27.5.2007 03:36:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
namık cem
Ne çok çoğulmuşum seninle oysa
içimizin avlusunda yağmur suyundan
ürken
küçük serçelerim vardı
kimi sevsem hep çocuksu hala
yalnız kalıyorum büyürken
ilk öğrendiği aşkda sevdasız kalmıştır işte kırık bişr oyuncak misali yaşam ellerinde...hala o kokunun peşindedir ürkektir hala...her kadında ondan bir koku ondan bir söz arar durur oysa o ilk aşktır yeri doldurulamayan...
ve hangi kollara sarılsa hep bir yanı üşüyen...
kutlarım sait bey...her zamanki gibi yürek sesinizi okumak güzeldi ...papatyalar yüreğinize
TÜM YORUMLAR (12)