Göç Öyküsü Şiiri - Hüdai Ülker

Hüdai Ülker
213

ŞİİR


4

TAKİPÇİ

Göç Öyküsü

Haydi bakalım bilin bilebilirseniz
Hatırlayın hatırlayabilirseniz
Kimlerdi her sabah
Doğmakta olan güneşten haz alanlar
Kimlerdi taş parçalarıyla dolu yokuşlara
Briket duvar örenler
Ve bu duvarlar arasında güneşi eşit paylaşıp
Dünya işlerini dehalarıyla halledenler
Evet başı bükülmüş bir maziyi bizlerdik ayakta tutan
Bizlerdik gidip de dönmeyecek olanlar
Bizlerdik topraktan koparılıp yola çıkanlar
Yola çıktık fakat bela okumadık bıraktığımız yerlere
Bir daha dönüş yok diye dostluğu durdurmadık
Vagon sesleri, gözyaşları, bahçelerde ısırgan otu
Kuşlara ve çiçeklere yaşam şansı tanıdık
Yaşlılar yaşlılığını gençler gençliğini taşıdı
Yaptık işimizi, yapıştık yaşama
Yaşımız ermişse de kemale
Göç bu beklemez
Çaresiz düşmüşüz yollara
Toprağa sebze ekip,
Duvara saksı dizmeyi iş mi sanıyorduk
Hayır önemli bir iş değildi bunlar
Fakat sırtımızdaki yükü bahçelere indirmiştik
Kaygılar saksılara gömülmüştü
Yağmurların gövdesine sinmiş
Bir zaman dilimiyle avunuruz
Bir kıvrımdır, bir parçadır bize düşen
Gerisi görmediğimiz bir alem
Dünya bu mu ki, evet bu
Kalbi kime verdiysen odur başının tacı
Bizlerin kalbi bu yokuşlarda kaldı bir de ovalarda
Yağmurlar güzeldir fakat
Ayaklarımın üşümesi ıslatırdı bütün günümü
Dağları ve denizi ile meşhur bu şehirde
Çalılıklar çamlıklar ve çamurlar karşılamıştı bizi
Terk edişler, kayboluşlar
Ve geceler takılırdı boğazımıza
Kaç mevsim, kaç yıl geçti yollara düştüğümüzden beri
Dağlarda otlar kaç kez sarardı
Bizden önce mahçuptu o tepeler kimsesizdi sessizdi
Yollara yorgunluk dökülürdü
Kara sevda çökerdi başıma
Acıyı sırtlayan çilekeş rüzgarlarla
Geçen günler anlatılsın
Kuytularda dolmuş bekleyen
Kızlar aşkına doğan güneş iyi güneştir
Bir şeyleri unutarak geçti o günler
Güzel bir zamandan dem vurmak içimizde saklıdır
Gülen yüzler ararız,
Oysa yiyeceğimiz bir lokma ekmek değil midir
Neden üzüntüyle geçsin koca bir ömür
İnsanlığın ulaşması gereken hedeftir mutluluk
Fakat sıraya konacak bir iş değildir,
Gelirse gelir, beklemek boşunadır
Bekleme boşuna dönmem sana
Dönmezsen dönme arkadaş
Bir gün bize de şans güler
Hangi dağ idi o, yüzümüzü güldüren
Ve rüzgar estikçe şarkılar söyleyen
Güneş kime ne kadar düşüyordu hatırlayan var mı?
Birileri birilerini seviyorsa bırak devam etsin hayat
Nasıl olsa yeniden başlamıyor hiçbir şey
Yeniden başlasın demek boşunadır
Söylensin gene de
Şarkılar da olmasa hayat nasıl dolacak
Göçlerin öyküsü bile geri gelmiyor, yaşanmıyor bir daha
Fakat,
Yolculuk sancılarının vagonlarda kalan izleri
Yapışmıştır yüzümüze
Bir de ‘kara pampur‘ şarkıları var içimizde
Gizlenmiş bir aşk gibidir ve çıkmaz oradan
Evet, kara bir trendi bizleri getiren
Göçler başka türlü yapılamazdı çünkü.
Zift sürülmüş ahşap traversler unutulmadı yıllar boyu
Tünellerde pencereleri kapatmak vazifemizdi
Üzerime yağmurla birlikte gelir o günler,
Söz söyleyemem
Dağ çiçekleri kadınların saçlarına yakışır der geçerim
Bir gençlik rüzgarıydı kara saçları daha da karartan
Briket duvarların ardındaki platonik sevdalar canlıdır hala
O bahçeler var iken keşmekeşlik yoktu
Üstünkörü işler yapılmazdı orada
Çünkü üstün işler yapılınca
Körlük alır başını giderdi
Fabrika dolmuşu bir köşede durur,
Bir kız iner gölge gibi
Sonra uzar gider yıllar,
Hayırlı bir kısmet çıkıncaya dek
Söyleyin, nedir bu damarlarımıza tesir eden?
Evine dönemeyen askerler ve kaybolan mezarlar mı?
Zagreb radyosu kötü günler geçirmişti
Sonra bizlere de kötülükler bulaştı
Sevindirmedi herkesi Yücel’in yücelmesi
Ve trenler kalktı şafaklarda,
Izahı yok bu gidişin
Benzerliğimiz vagonlarda unutuldu
Yeniden başladı her şey
Unutulmuş ne varsa hepsi geride kaldı
Her şey unutulmadı elbette
Mesela güzel insanlar
Sonra evlerimiz ve tarlalarımız
Bunlar bizimle gelemezdi
Sonra briket duvarlarımız oldu, onlar sevdirdi semtimizi
Ve yollara serpilmiş karanlıklar
Örttü bahçemizi
Oysa onların örtünmesine gerek yoktu
Çünkü göçmen bahçeleri güneşe hayrandır
Ve pazarlığa dahil değildir yaşantılarımız
Dönülmez yollarda görünmez öykülerimiz yaşar
Kimse bilmez çalılıklar memleketidir burası
O çalılar toplandı sobalarımızda yemekler pişti
Arapdere’nin araplığı da kalmadı artık
Yaşandıysa yaşanmıştır o günler
Briket duvarlar yeniden örülmez
Ve trenler geriye dönmez


Hüdai Ülker
Kayıt Tarihi : 25.12.2020 01:43:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Hüdai Ülker