Başlayan her güzel şey, bir gün ardında kötü anılar bırakarak yitip gider. Ta ki, sis perdesi aralanana kadar. Ayaz düşmüştür yüreğe, yalnızlığında üşürsün. Sanki gecenin karanlığından çıkıp gelecekmiş gibi.. gözlerin, gölgeleri kovalar.. Amma ve lakin ne gelen, ne de giden “o”dur.
“Sen benim hiçbir şeyimsin artık” Yarım kalmış, belki de asla yaşanmamış olan, sevda yanığımsın. Geceleri rüyam, gündüzleri hayalim değilsin. Yoksun yüreğimde, ne de aklımda. Düşlerime sığdıramadığım bir yoksunluktan arda kalansın. Hiçbir şeysin. Ahında bir gecenin ve buğusunda bir sabahın, kaybolmuş umutsun, yoksun. Türkülerim seni söylemiyor, şiirlerim seni yazmıyor. Hatta ve hatta hiç bir filmde adın geçmiyor.
Hiç! hiçbir şeysin. Bedduam bile değilsin.
Sen ve Ben; Birbirine asla kavuşamayacak olan bir dağın iki yüzüyüz. Hep yanyana, fakat hep ayrı. Belki aynı yıldız kümesinde iki meteor, birbiriyle asla kesişmeyecek olan paralel yada meridyen. Ne bileyim işte, aynı gökkubbenin altında, aynı havayı soluyan ama farklı yönlere kanat çırpan kuşlar gibiyiz. Ne sen benim dilimden
anlayabildin, ne ben senin ışığın olabildim. Birimiz doğu birimiz batı. Yönlerimiz hep ayrı, hep farklı. Kördüğüm bu sevda, çözmeye çalıştıkça, arapsaçına dönen. "Hem dolaşık hem ayrı"
Ben anlamıyorum güzelim kelime oyunlarından. Süslü cümleler kurmayı değil, feryat figan ağlamayı öğrettin. Geleceğe umut dolu gözlerle bakmak yerine, yarının ne kadar karanlık olduğunu gösterdin.
Suç benim mi?
Her gün, yeniden, yeniden ölmeyi, ‘Sen’ öğrettin!
Ateş düştüğü yeri yakar derler. Evet. Ama aynı zamanda, ateş etrafına da sıçrar. Sevinme sakın benim yandığıma.
Unutma!
Senin bir anda alev alman "Rüzgâr"ın yön değiştirmesine bakar. Bu gün benden taraf esse de, bir gün sana döner.
"Ne oldum değil, ne olacağım demeli İnsan"
"Keser döner sap döner bir gün gelir hesap döner"
(Üşümüş, açlıktan bitap düşmüş, kim bilir belki de yaralı olan, bir kuşun çaresizliğine acır, merhamet eder, bir an yardım etmek istersiniz. Ona doğru uzanır, incitmekten korkarak avucunuzun içine alır, öncelikle okşayarak şefkat gösterirsiniz. Ama minik kuş önce bunu anlayamaz, çünkü yıllarca sapanlara hedef olmuş, ağlara takılmış bir hedeftir o! Ürker sizden, ona zarar vereceğinizi düşünür. Öyle korkar ve titrer ki yüreği sanki avucunuzda atıyordur, deli gibi. Bunu hissedersiniz ve onunla konuşup sakinleştirmeye çalışırsınız ama o sizin dilinizden anlamaz, anlayamaz. Ne zaman ki yarasını sarıp, karnını doyurup onu özgür bırakırsınız, işte o zaman minik kuş size güvenir ve sizi asla unutmaz. Yükseklere havalansa da, belki bir gün size geri dönebilir.)
Sıcak iklimlere kanat açmalı aşkın olduğu ülkelere doğru uçmalı.
Tut elimden yüreğim
Haydi!
Gitme vakti.
Gün çoktan ağardı.
Bizi bekler
Uçsuz bucaksız mavilikler.
Martıların kanatlarına yükleyelim sevdamızı
Ve uçuralım sonsuzluğa umutlarımızı
Gitmeli
Boğulmak, bir damlada en güzeli
Şimdi!
İntihar vakti
Süsleyip en güzel düşlerimizi
Suya yazmalı şiirlerimizi
Ölümü de öldürdük ya
Sessizce
Şişt!
Hadi kapat gözlerimi ve sakın ağlama.
05 Eylül 2012 /09:35
Emine GençKayıt Tarihi : 5.9.2012 09:47:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Ve git artık ve bende bitttttttt
TÜM YORUMLAR (2)