Göç yaratılışımda
Ruhumun derinliklerinde vardı
Yerleşmeyi düşünmedim
Dünya hayatımda, hiçbir yerde
Bir gün ölmek bilinci sürerken bende
Göç ediyordum ben, günlerden günlere
İnancımın temelinde
Geçiciydi hayat bilinçte
Doğ / yaşa öl kuralının içinde
Yaşayıp gidecektim kendimce
Dünya ile algılarım
Hayat ile tasarımlarım
Kimlik ve kişilik oluşumumda
Sen buralı değilsin diyordu bana
Misafirlik olgusu hayatım
Yerleşmeyi düşünmeyen yanım
Yaratılıştaki tek kuralımdı gerçeğimde
Onun için, dünya ile ilgili gelecek kurmadım
Dünyada yarına bir şeyler ekmek
Dünyevi kavramda maddiyat kazanmak iken
İnancımın kuralında ahirete iyilikler biriktirmek
Dünyada kötülüklerden arınmış
İyilikleri kimliğime kişiliğime aktarmış
Tüm ilişkilerimde adaleti öne çıkarmış
Zulümden uzak kalarak insancıl olmamdı.
Dünyaya göç kavramıyla bakmayanlarda vardı
Eski Mısır’ın firavunları ölümü asla kabul etmediler
Tekrar geleceğiz diyerek saraylar kurdular
Kendilerine devasa mezarlar yaptırdılar
Batının kültürlerinde,
Ölümsüz kahramanlar üretildi
Ölümsüzlükte vampirleri vardı
İnsan kanlarını içerek ölümsüzlüğe oynuyorlardı
Aynı fantastik hikâyedeki vampirler gibi
Batılıların kurduğu medeniyet
Bilimiyle, kültürüyle, siyasetiyle
Dünyayı, toplumları, insanları
Köleleştirerek, sömürerek
İnsanların kanları üzerine yükseldiler.
Dünyayı algılayış kavramlarında
Göç unsuru / kavramı yoktu onlarda
Dünya onlarındı, mekân onlarındı
Bütün güçleriyle her şeye sahip çıkmışlardı
Kendi yarınları için, insanlığın kanını içiyorlardı
Dünyanın her tarafında görülen batılı
Vampirler edasıyla dünyada geziniyorlardı
Her şey bizim, dünya bizim, insan kanı bizim
Diye dünyaya haykırıyor, insanları avlıyorlardı
Doğunun kültüründe göç kavramı vardı
Dünyaya ve dünya ötesine seyahatler yaparlardı
Dünyadaki vücutlarını tamamlar
Değişik şekillerde yaşamlara doğarlardı
İnsan, kedi, köpek, kartal, atmaca, ayı, aslandı
Balık, sinek, at, eşek, kurbağa, kurt ve yılandı
İnançlarında göç kavramı, reankarnasyon vardı
Ruhları kalıcı, yaşamları göç ediyordu durmadan
Zamanlardan zamana, kalıplardan kalıba giriyorlardı
Dünya öncesi ve sonrasıyla ilişki kurmayan
Yaratılışı kabul etmeyip kendini doğanın üretimi sayan
Üstüne kendilerini maymunlardan evrimli sanan
Tanrı’yı inkâr eden insanlar vardı
Onların kavramında da göç yoktu.
Doğmuşlar nedensiz, ölecekler nedensiz
Doğanın kuralı böyleydi onlar için
Öyleyse, yaşarken, istedikleri gibi özgürce yaşamak
Kural, nizam, din, tanrı, tanımadan insanı tanrılaştırmak
Tanrı’yı insanların acizliği yaratmıştır diyerek
Dünyanın efendiliğine, tanrılığına soyunmak
Kurallarında hareket ettiler
Güçler kurdular insanlar için
İnsanları köleleştirdiler kendilerine
Kula kulluk etmeyeceğiz diyerek yollara düştüler
İnsanları kendilerine kul köle yaptılar
Batılılar gibi, insanların kanlarından canlarından beslendiler
Girdikleri her yerde, doğal zenginlikleri talan ettiler
İnsanların yaşamlarını ellerinden aldılar
Zira onlar için dünyada hesap verilecek hiçbir şey yoktu
Zira onlar için dünya sonunda onlardan hesap alacak hiçbir şey yoktu.
Dünyaya rasgele gelmişlerdi, öyleyse en iyi şekilde yaşamak
Fırsatları en işi şekilde değerlendirerek dünyaya hükümran olmak
Dünyada kendi cennetlerini yaratmak
Onlar için birincil hedef haline geldi
Kendi cennetleri için dünyayı cehenneme çevirdiler
Ben göç kavramında yaratıldım
Göç kavramında hayatı algılar yaşarım
Bana verilen dünya hayatıyla geleceğe hazırlanırım
Cennet kapısında bekletilen, girmek için sınav edilen insanım
Göç etmeyeceğim, sürekli kalacağım yer, cennetim, vatanım
Dünyadaki bedenim, yaşamım, anam, babam, varlığım
Adım, sanım, kavmim, kabilem, zamanım, mekânım
Sadece sınav için bulunduğum dünyadaki geçici varlığım
Batılı gibi dünyaya sahiplenmek
Devasa ordular kurup insan kanlarını içmek
Firavunlar gibi tekrar gelişler için saraylar yapmak
İnsanların, toplumların, ülkelerin üzerinde tanrılığa oynamak
Doğulular gibi mekânlar, zamanlar ve varlıklarda dolanmak
Tanrı tanımazlar gibi kuralsız, sınırsız olmak
Olgularında, anlayışlarında ben yokum.
Bir taneyim, bir mekândayım, bir zamandayım
Bugün varım, yaşarım, ölürüm, yarınsa dünyada yokum.
Doğumumla gelirim, yaşamımla erginleşir, ölümümle göç ederim
Ben Müslüman’ım, bilgimle, anlayışımla, hayatımla Allah’a gidenim
Göç için geldim dünyaya, üç günlük misafirliğine
Bir gün doğarım, bir gün yaşarım, bir gün ölürüm
Benim yaratılışımda, tüketen ve üreten yan var
Benim yaratılışımda, aldığını veren, tükettiğini yerine koyan var
Benim inancımda, ahlakımda, ev sahibim dünyaya saygı var
Ev sahibim dünya, doğa, beni misafir eder yaşamım kadar
Ben batılı gibi, ev sahibime sahip çıkıp hükümranlık yapmam
Ben doğulu gibi, ev sahibine değişikler içinde görünüp
Ona karşı ikiyüzlülük, riyakârlık yapmam
Bir gün insan, bir gün hayvan olamam
Ben tanrı tanımazlar gibi doğaya ana deyip
Doğayı kendi çıkarlarıma kurban etmem
Ben insanım, insan olarak gelir, insan olarak yaşarım.
Yaşamım için alır, yerine yenisini koyarım.
Aksi halde misafirliğimden utanır, arlanırım
Bir meyve yediysem, yerine bir ağacını dikerim.
Bir sebze, yeşillik yediysem, bağlar bahçeler yapar geliştiririm.
Bir ağacını kesip kullandıysam, yerine ormanlar dikerim.
Çünkü ben arlı, kişilikli, kimlikli bir misafirim
Benden sonra gelecek her nesle, her misafire yer açarım.
Bencil, çıkarcı, vampirce, ikiyüzlü davranışlardan kaçarım.
Çünkü ben Müslüman’ım, yaratılışımda saygı, sevgi paylaşım var
Çünkü ben Müslüman’ım, yaşamımdan dolayı verilecek hesabım var
İnanırım ki, özümden saparsam, göç kavramından çıkarsam
Diğerlerine benzer, onlardan hiçbir zaman farklı olamam
İnancımla, sözümle, anlayışımla, davranışlarımla çelişirim o zaman
Dünyevileşir, dünyaya olumsuz sahip çıkar, kendimi zavallı kılarım
Allah’ın huzuruna gidince, bambaşka bir hesapla, sonuçla karşılaşırım
Onun için, tertemiz bilgiyle Allah’ı dinler, O’na yaklaşırım
Çünkü ben, saf, tertemiz, çıkarcı pisliklerden arınmış Müslüman’ım
Göç yolunda, misafirliğimin şanıyla hareket ederek yola revanım
Çağımda güçsüz bırakıldım, ülkelerim talan edildi, insanlarım perişan
Ama yarın yine sevgimle yükseleceğim, saygımla sevileceğim,
Bütün güzelliklerin, iyiliklerin, değerlerin paylaşımında ben olacağım
Yarın yine, dünyayı ben aydınlatacağım, çaresiz insanlara kurtuluş olacağım
Çünkü ben Müslüman'ım, Allah'a teslim olarak, barışı, esenliği sunacağım
Vurulduğum yerden, esir alındığım zincirlerden kurtulup muştular sunacağım
10.06.2008 - İzmir
Mehmet ÇobanKayıt Tarihi : 10.6.2008 00:04:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Mehmet Çoban](https://www.antoloji.com/i/siir/2008/06/10/goc-117.jpg)
Bütün güzelliklerin, iyiliklerin, değerlerin paylaşımında ben olacağım
Yarın yine, dünyayı ben aydınlatacağım, çaresiz insanlara kurtuluş olacağım
Çünkü ben Müslüman'ım, Allah'a teslim olarak, barışı, esenliği sunacağım
Vurulduğum yerden, esir alındığım zincirlerden kurtulup muştular sunacağım
BUDUR. Fazla söz fazla gelir. Gönül sayfamdan 10
Yan yazılmış bir sekiz kadar sevgiler...
Âlimoğlu
Ruhumun derinliklerinde vardı
Yerleşmeyi düşünmedim
Dünya hayatımda, hiçbir yerde
Bir gün ölmek bilinci sürerken bende
Göç ediyordum ben, günlerden günlere
aslında girişte bile yaşam tarzı ve gerçeğimiz çıkmış, şair çok güzel işlemiş,tebrikler...
Saygılar muhabbetler
TÜM YORUMLAR (32)