Senin gözlerinden öyle acı
Bir ışık geçer ki bazan...
Melek mi, şeytan mı belli olmaz
Bakar pusularda uzaktan.
Senin ellerin öyle nârin
Bulutlar gibi yüzsün varsın.
Takıp pençeni yüreğime
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Senin gözlerinden öyle acı
Bir ışık geçer ki bazan...
Melek mi, şeytan mı belli olmaz
???O
hoş.
Bir yanlışıda düzeltmek zorundayım Yanlış bilgi veriyorsun Türk milletinin asil kaynağı Şamanizm.dir sonradan İslam benimsendi ve Şeyhül islam olarak fetva makamı oluşturuldu Arap kültürü ile Türk kültürü farklı şeylerdir.İnanç aynı olsada mezhepler vardır.ve kılıçla boynu alınan milyonlarca insan'' Şunu'' unutmaki Bu asil millet dünyada İslam'ı kabullenip bayraktarlığını hala yapan tek millettir.Mustafa kemal Atatürk öncülüğünde CUMHURİYET ARACILIĞI ile gelişmekte olan bu ülkenin önderini zındık eden zihniyetler sonucu osmanlıda olduğu gibi şimdide osmanlının son ırkını
yok edebilmenin hesapları yapılıyor Atatürk olmasa idi Türkiye şimdi İran suriye lübnan veya yahudilere uşak olan suud el araplardan farklı olmayacaktı.. güç kazanan Türkler yobaz zihniyetlerle batan sonra tekrar Kahraman komutan Gazi Mustafa kemal paşa ile büyüyen bir Türkiye Cumhuriyeti..Ezanlar onun vesilesi ile okunuyor..
Konulara inanç yaklaşımından bakmak doğru değildir o zaman sana sorarım Vahiy lerin aracısı şeytanmı melekmi??sinsiliğin kaynağı kimdir,,melekmi??Mevlana boşa dememiş İslamı yobazlardan(bilgisiz)koruyun aksi takdirde Dünyayı islamdan..sen şimdide buna bir kulp takmaya çalışırsın Hrıstiyanlık inancına bakacak olursak bu konu hakkında,, Kuran'da saygı duyulması gereken tam 16 ayet vardır..bana din dersi vermeye kalkma burası fikir özgürlüğünün olduğu sosyal bir sitedir herkesin hoşuna giden alanlar mevcuttur güzel kardeşim sen en iyisi,hoşuna gitmeyen şairlerin altına yorum atma attıkca boğuluyorsun bu ülkede Deist,ataist vb gibi insanlarında ülkesinde yaşadığını unutma madem kardeşlik inancıdır İslam?? fatih sultan mehmedi yetiştiren ak şemsettin'in ve fatih'in hayatına bak ne göreceksin ben seni düşünüyorum acıda olsa dost doğruyu söyler itici olma sevici ol kimse senin fikirlerini benimsemek zorunda değildir..incitici olma..hem sana tebliğin farz olmadığını düşünüyorum,,İslam yaşanır sonra anlatılır faizsiz sistem mi var bu ülkede..Osmanlı neden iflas ettibu söylediklerim üzerinde iyi çalış sonra seninle dostca görüşüp tartışabiliriz vahap kardeş..
Halk arasında; İyilik ve kötülüğü neler sembol eder dediğimizde!! Şeytan ve meleğin, neleri sembol ettiğini biliriz..Birde yorumlarımızda saygısızlık,HAKARET, İfadesini kullanan arkadaşlarıma derimki,,Lütfen önce farklı fikirleri beğenmez isekte saygılı olalım..Olalımki,,unutmayalımki kendi fikirlerimiz saygınlıktan nasiplensin..ve anlaşılsın insan bazen şeytan gibi sinsi bazende melek gibi saf ve temiz olabilir en önemlisi şairin anlattığı gibi gözlerindeki ışık
melek kadar parlak görünüyorsada unutmayalımki kuzu postuna bürünmüş kurtlar meselesi halaa geçerli bir gerçektir şeytan asla insanlara iblis olarak görünmez hoş bir melek gibi görünerek yoldan çıkarıp kendine asker yapar Mitoloji ve teolojide bu böyledir hem tasavvufcu olmak hemde hakaret etmek şeytana hizmetten başka bir şey değildir..saygılarımla önce alçak gönüllülük sanra şairlik..
Edebi bir yorumsa yapılan, edepli olmalı diye düşünürüm.Beğenmemek hakaret için geçerli neden olamaz. Saygıyla andım şairi ve dahi hüzünle...
İnsan sevdalıysa; ne yöne,hangi güçle,ne amaçla,nasıl koşacağını,ne yapabileceğini önceden kestirebilir mi? Saygıyla,sevgiyle anıyorum şairimiz Cahit Külebi'yi.(MŞ).
Harika şiir. Bir klasik.
Şimdi sevdaların aşikarı tutmuyor gizlisi netsin maddeyle ölçülen hayatlar melek mi şeytan mı iyi mi kötü mü karışmış durum da saygılar
Bu şiir ile ilgili 19 tane yorum bulunmakta