Gizli Gezinti Şiiri - Şuca Eşref

Şuca Eşref
4

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

Gizli Gezinti

Gizli Gezinti
Hala gariptir saman çöplerini savuran rüzgârın doğduğu yerler

Kimileri hala ellerindeki nasırı yumuşatmak için duvara sürter

Kahvelerinde ikbal düşkünü eski muktedirler

Tüm hınçlarını renkli taşlardan ve iskambil kağıtlarından giderirler

Zaman durmuştur, kara sevdalı gençler ve orta yaşlı zamparalar

Eski pişmanlıklarını, geçmiş günlerini yüreklerine bağlarlar

Ne demeli bilinmez atılan her iftiranın asılı kaldığı kerpiçten evlere

Ki içlerinde saçları bit korkusundan kesilmiş yetimler vardır

Hani soğuk suya ihtiyaç duyardık ya uzun temmuz günlerinde

Kanatan su mudur bizi yoksa ayak bileğimize dolanan dikenler mi?

“Deuşland”’den gelmedik diye mi yollar bu kadar küskün bize

Niçin “volksvagen” emeklisinin havuzunda kurbağalar şarkılar söylemekte

Yoksa yedinci evinde oturmadan göçecek başka diyarlar mı buldu

Leylak, sümbül ve yaseminlerle bezeli evini yabana atması şayan değildir kesinlikle bile !

Hala mavi gözlü kurnaz çocuklar babalarını kandırırlar
Çamaşır suyuyla silinmiş evraklar ve şişirilmiş bahaneler ile

Hala saftır ki herkes güneşin günü getirdiğine inanırlar

Bir o kadar otları çürüten yaz yağmurlarına biteviye kızgındırlar

Burada hala kurşunlar uçuşur bir avuç toprak gezmeye çıktı diye

Su, koyu kanlara bulanmayınca büyütür mü dolgun başakları

En önemlisi arkalardan iş çevirmeden de olmaz benim bildiğim

Tadı damaklardadır yüzüne gülümsenilenin şehvet kabartan kaba eti

Yağ aşıran kedinin gözü ise derhal çıkarılmalıdır

Ya bir kızgın maşa ya da bir meyve bıçağı ile

Kalemleri kırılmış oğullar ise kovulmalıdır baba ocağından

Bir avuç kül, bir kırık iskemle ve binlerce ah ile

En kaliteli motor yağıyla yıkanmalıdır küçük eller

Tokatlar, küfürler ve hakaretler mütemadiyen ezmeli ruhlarını

Terk edilen tüm noksanlıklar, kötürüm bir baba mesela

İmzasının baştan çıkarıcılığı kadar kıymetlidir neztlerde

Gözleri hassas terazi gibidir insanların

Herkesi bir sınıfa koyar işe yaramaz, bitli ve masum diye

Bu çorak diyarda havlamaya takati olmayan köpekler

Koyu karanlıklar altında kendi karanlıkları dışında yiyecek bulamazlar

Kızarmayan narlar, tatsız armutlar ve tasasız çilekler biter toprağında

Doyurmasa da insanları öldürmekten bir hayli imtina eden

Toprağın altında kaybolmuş mezarları vardır memleketimin

Biraz kalitesiz malzemeden ve daha çok gizli işlenilen cürümlerden

Sürekli bir köşeden dönmek ister insanlar burada

Koşarak, yalın ayak veya başkalarının sırtını ezerek

Burada gün aynı, gün gece aynı gece fakat yıldızlar

Küskündürler

Çünkü güvenip durdukları sokak lambaları, floresanlar hatta el fenerleri

Yıldızların azametiyle sürekli dalga geçmektedir bir ifrit misali.

Fakat ben küsemem bu diyara

Çünkü her söylenmiş yalan, her kanlı bıçak ve her yangın yerinin rezil aşkı

Saklıdır kirlenmiş bedenimde


Şuca Eşref
Kayıt Tarihi : 6.7.2023 23:41:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Şuca Eşref