1.FİLOZOFTAN HAFIZLIĞI AĞACI GÖLGESİ IŞILDAYIŞINDA GİZEMİN DOĞASINA...
Masal yolunda yürüyen troller..
dimağı, esir alınamazlığı tüm insanların.
Gerçek, olmadan önce belirdi
o yaratıklar ve mitoloji her nasılsa
Önümüzde belirdi; insan yolunun,
şimdiki –önceden trollerin geçtiğinin.
Her şey bir çemberde tamamlandı gibi
oldu bu yukarı üç beyit sona erdiğinde.
Ancak sorar dururuz hala, “O yaratıklar
“nerde..” diye “masal yolunda? ”
Gizemin doğası barındırmıyor demek;
kalıtsal sonuçlarını merkez çemberinin,
Onun etrafına yapışık izdüşümlerine:
Yoksa masal yolu orda, troller mi
burada? sudan yürüdüğü gibi
Merlin’in ya da Selçuklu şahlandı.
Ama aslında her halikarda;
suda yürümek, bu her ikisi’nde de.
Yani ‘buradaysa troller veya orda’,
ya da ‘masal yolu orada veya burdaysa’.
*
Üçer, beşer geliyorlar, troller;
oynaya, sıçraşa: şarkı söyleye
söyleye, insanlar; zıplaya zıplaya:
Ayırmak zor, gerçekliğin çizgisi
nerede başlar Arthur efsanesinde
Shakespeare veya nerde öldü diye.
Ama sanatın doğduğu yer bellidir ya –
incecik bir zardan görünmeyecek denli
küçük kara sinekler arası,
onların malı ‘sinekkaydı’;
kapsayan bir evren ötesinin,
evrensel çekirdek ardı nüvesi
- gizem yumakları doğrultur
yamula inleye ve son, çiçek aça.
(Tekrar bükülüp, bu sefer
meyvalar serpildiğinde dallarında;
inleyip ve aynen, güneş demetleri
çıkartan, kendi sefer taslarında.
Sonuç olarak üzüntü ve keder
hep aynıdır, sadece vardır.
Umut verici mutluluklar ama,
daima öz varlığını çoğaltmaktadır.
Bunun için burada, hayat belki de.
Bu çeşit, ilgiye cevaplar var idiyse;
hiç, yalan olamaz sınırda kalanlar.
İçlerimizdeki mitoloji söylesin şarkılar;
yok olmayacak, özerk -
ve/ ancak- bütüncüldekiler.)
2. RETROUTRO
Çatıya çıkan o ‘horoz rüzgar gülü’
ki cansız, nasıl çıktı, işte bunu bilmem;
almış yanına kanguru kesesinden
tavşan yavrusu’nu, tavuk da
gıdak vermişti aşağıda, (bir) sıçradı
yukarıya o da, tünedi çatıya..
tavuk kuşu, gak guk, guk guk, guguk!
Döndü rüzgarda horoz şekeri,
durdu döndü rüzgarda, rüzgarda döndü!
Rüzgarın gülü. Nobran baykuş;
göz, yuvalarından uğrayan, saadet altı
bir kadife, bordo volvoya pembenin çaldığı.
Ve böyle bilinir kim kimle huzur dolu,
kiminle kim umutlu ya da
: Ama aşk ayrılıklarla hiç uyuşur mu? *
küf salabilir mi sanki
uyuşukluğun ‘taze bile’ kokusu.
Bundan, bunun için, fazladan bilinenler –
sevginin fazlasının aşkı durdurmasına
etkiyebiliyor mu tepkimeleriyle Güneş
- bazen şehirlere en uzak bir taşra …
(gene de, ah narkoz, ah!)
ki o kasaba, kutsal balıkçıların;
ha hayalet ki kelepir, ha bereket:
panjurların, kapıların, kaputların
uğuldatıldığı rüzgarında ebem şans
yağmurunda; ortaya çıkarır kendisini –
Öğrenmek amaçlı, çabalamayan çoğu
fukaranın, nasılsa, olduğu gibi karabatak
batıp çıkmaktansa varlık içinde
onun kendi yokluğunun; veya
olmaktansa kiri,
at gözlüklü körpe, züppe zenginin
- “mutlu’nun da umut etmeye
hakkı var! ” diye …
Çünkü büyük Çınar Ağacı,
iyi’yle kötü’yü ayıran birbirinden:
küresel, vatan savunurken
(de) savaş çıkartmayan;
bir fıçıcık zararsız çürük azı dişi, küçük,
küreden doğru yayılmakta olan …
-
açıklamalar:
Birinci bölüm:
Temmuz 10, ‘05
Descartes benzetmesinden kasıt: ‘düşünen adam’ sembolize edilişinden ayrı olmayan günümüzün ‘düşünen insan’ına da sinmiş ‘filozofluk’ cv’si.
İkinci bölüm:
Başlık: Geçmişteki geçmiş’ten ihracat.
Akın AkçaKayıt Tarihi : 11.7.2005 08:12:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Akın Akça](https://www.antoloji.com/i/siir/2005/07/11/gizemin-dogasina.jpg)
Patagonyada kuzey şafakları vardır. İzliyorum
İyi sabahlarr
Yaşama 'iade-i itibar' etmenin anlamını bilenlerden biri olduğunu düşünüyorum...
Derin ve duru bir su gibi kal!....
'İzle beni, düş peşime'...
Sonrası karga hesabı olmaz umarım:))))))))))
Sevgilerimle....
TÜM YORUMLAR (5)