Doğduk,
kimse sormadı bize
gelmek ister miyiz yeryüzüne..
Önce bir güzel ağlatıldık,
adet vechile.
sonra bir isim verdiler
ve büyüdük,
büyüklerimizin verdiği isimle.
Hep susmak öğretildi,
- Sus!
- Sen karışma!
- Bu nasıl soru böyle!
Korku ilmek ilmek işlendi,
ruhumuza bedenimize..
Sorgulamaya çekindik hayatı,
en küçük tepkimiz;
- Allah çarpar bak sonra seni!
nidasıyla bastırıldı..
Ailelerimiz, kendilerine göre
vermişti ağzımızın payını,
oysa unutulmuştu bizim
henüz genç fidanlar oluşumuz..
yağmurun yağışına, bunu kim döküyor dedik
isyan saydılar,
baskılarla kuşatıldık
ve mucize sandık
en küçük doğa olayını!
Kalem tutmaya,
bazı şeylerin sebeplerini
öğrenmeye, anlamaya başladığımızda
tam bir hayalkırıklığı idi
yaşadığımız..
yaşadığımız..
Aslında bu bile
kesin değildi artık.
..........
hayata öyle hazırlıksızdık ki,
hayatın ortasında.
Ve birşeyler değişmeye başladı;
gizleyemedik şaşkınlığımızı..
Ve daha çok meraklandık;
Neyim ben?
Ne olacağım?
Neden varım?
Bırakıp geçmişi geride
iz aramak atiden..
Peki neden?
Anlayamadık mı hala,
bizden evvelkiler de
göçtü aynı sorularla..
Ömür puslu bir ayna,
aksini göstermeyen,
ve biz naçarız
bu sır düğümünün içinde.
Oysa,
herşey bir işaret değil mi aslında
ötelerden..
Ömür, susuz, kuraklıkta
yol alan sandal,
biz çekiyoruz kürekleri
ha babam!
yönümüzü bilemeden..
Var mı suya ulaşan,
cevap ver kuma saplanıp kalan! ?
gün gelecek,
gözlerimizi yumacağız sonkez,
sonkez soğukluğumuza dolanıp
ağlayacak sevdiklerimiz,
belki bir damla da
bizim gözlerimizde donmuş olacak...
Ne için yaşadık peki?
bir avuç toprak..
bir damla gözyaşı..
Hani nerde tebessümümüz,
Çizgili yüzümüzü örten,
gülmek denen örtümüz?
Vazgeç,
sen de vazgeç
geleceği kurcalama artık,
deşme kaderin yarasını
Anla,
sorduğun her soru
-yaşantına dair-
asılı kalacak boşlukta..
Hayat kendi içinde giz,
ve yaşadıkca yaklaşırsın
gize doğru...
nasıl olsa gelecektir beklenen.
Anla dost,
senin hayatın da,
farklı değil diğerlerinden....!
beylikdüzü, 19 temmuz 2000
Nurcan Işık
Nurcan IşıkKayıt Tarihi : 3.3.2010 17:06:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Ayıp'ın Arkasına Saklanır Kimliğim
hep bir oğlum olsun isteriz
ya da hep bir kızım
doğmayan çocuğa kefen biçeriz
hayırlıysa olsun demeden
isimler ararız kız erkek
hayır dualarımızı esirgemeden
bir iki derken
allah verir rızkını
ta çocukken başlar
ayıp günah yasak
atalarımızın na mahrem diyerek
bir başka cinse bak ma telkinleri
erkek çocuklarıyla oynama kızım
erkek ol azcık oğlum (ağladığımızda)
oyunlar da bu erkek oyunu
bu kız oyunu diye ayırdığımız
okullu yıllarda
aynı sıralarda
erkek erkeğe kız kıza oturtulduğumuz
karma yapıldığında ağlamalarımız
gelişme evresinin çatlak sesidir ayıp
açığa vururulur
el ele tutuşamama
utanıp söyleyemediğimiz duygularımız
kendi sırlarında gelişir kimliğimiz
kimliğimizi ararken kimliksizliğimiz
kendi kendimizle sevişip
orgazm oluşumuz
olgunluk evresinin ikinci yarısı
beğenilerle geçen anlar
kimi ruh güzelliği
kimi dış güzellik
ata dede tavsiyesi evlilik
nereye varır sonu bilmeden
boyun eğeriz kadere
ya da isyanlarda kişiliğimiz
çatlak bir sestir uyanışımız
yıllara meydan okuyan
kırkından sonra bahar
son mu ilk mi belli olmayan
kaç kişi yaşayabilmiştir özgürce
hayatı ve hayattan zevk almayı
kişiliğini bulmak için
yıllar mı gerekir mutlaka
düşlerde kalan mutlulukları
arzu ve istekleri çılgınca yaşamak
uygun ya da uygunsuz
ayıp'ın arkasına saklanır kimliğim
TÜM YORUMLAR (2)