Ey, mahvolmuş yıllarımın katili!
Sen bana nelere mâl oldun, gittin...
Şahitti geceler, olsaydı dili.
Önce ömrüm, sonra el oldun, gittin.
Baştan gitmeliydin aşkını tartıp.
Şahlandın gururun bendini yırtıp.
Sadakatin mecrasını kanırtıp
Aştın hududunu; sel oldun, gittin.
Şeytana rastladım melek ararken.
Haz alırdın umudumu kırarken.
Ben tüm cümleleri sana kurarken;
Sen bana müebbet lal oldun, gittin.
Hüsranım devasa, anla hâlimden.
Methiyeyi düşürmezdim dilimden.
Yıldız bildim, kaydın gittin elimden.
Üç vakte çıkmayan fal oldun, gittin.
Kan doldurdun sevda matarasını.
Kirlettin kalbimin hatırasını.
Yitik gençliğimin faturasını
Mahşere bağlayan yol oldun, gittin.
İkna yollu her adım geri tepti.
Bel bağlanan umutlar yoldan saptı.
Huzur denen yeşille bağın koptu.
Çoraklaştı gönlün; çöl oldun, gittin.
Her gün bir dert eklediğim günceden
Düşlerime gam sızıyor inceden.
Harlı yürek yangınıydın önceden.
Şimdi cılız, sönük kül oldun, gittin.
Konuşacak gibi olsam, susturdun,
İsyanımı gözlerinle bastırdın.
Ve sonunda sevgiye de küstürdün:
Hatıramda zelil, zül oldun, gittin.
Maliyetin ölçülemez pahada.
Vaatlerin örtüşmüyor sahada.
Aşk adına leke sürme daha da.
İpek idin, artık çul oldun gittin.
Benden başka çıkmaz kahrını çeken;
Senin yolun yokuş, güllerin diken…
Be kâfir, en büyük günah şirk iken;
Hangi sahtekâra kul oldun, gittin.
Kayıt Tarihi : 16.8.2021 15:33:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Yazılış tarihi: 24.12.2017 Düzenlenme ve son halini alma tarihi: 16.08.2021
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!