Gönlüme dökülen dile gelmiyor
Hançerler bilenmiş canım yakıyor
Bahtımdan güneşler batmış doğmuyor
Gece karanlık ay da firarda sevdadan umudum gitmişte gelmez
Bahtı karalı derler, yaşlı gözlere
Tebessüm kayıpta yüzümde asılıdır hüzünler
İçimde ayyaş gezdim yine bu günde
Ayılmaya neden yok baygın saygın gezer dururum
Ezmişim ömrümü sabır kaymaklı
Tatlansın sunulan gönül ırmakla
Güldüren gözler sanki kaldı ırakta gelmiyor gözüme
Tebessüm şehridir gezdiğim dağ değil beton yürekli
Kalmışım ayazda, donuk buz tutmuş her yanım
Çözülsem yok olmaktan gelir efkârım
Kalbime dökülen kızgın demirden havın
Gündüz neşede gönlüm şişede ruhum endişeden gitmişte gelmez…
Beni bu eylül öldürecek
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Devamını Oku
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.