Gitmekle kalmak arasında kıpırdamayan gün,
katı bir saydamlık kalıbı.
Hepsi görünüyor ve hiçbiri anlaşılamıyor,
ufuk dokunulamayacak bir yakınlık.
Masada kağıtlar, bir kitap, bir vazo:
nesneler dinlenmekte adlarının gölgesinde.
Damarlarımdaki kan giderek daha ağır yükseliyor
İstanbul bana hep seni hatırlatıyor.
Çünkü onun gözleri de en az seninki kadar yeşil.
Hala, gülümseyen bir lale gibi
bana sürgününü gönderiyorsun
dört yanı çevrili bir kale gibi
Devamını Oku
Çünkü onun gözleri de en az seninki kadar yeşil.
Hala, gülümseyen bir lale gibi
bana sürgününü gönderiyorsun
dört yanı çevrili bir kale gibi
Şiir yazmak dünyanın bütün dilinde yazmak ve şiir okumakta öyle. Çeviren şiiri çevirir, bir dilden bir dile. Yazılanı yazar ve okunanı okur. Ben dilini bilmediğim şiiri kendi dilinde dinlerim daha çok. Salt kendi şiirini salt kendi dilinin şiirini yazıp okuyan pek çıkmaz diye düşünüyorum. Hep başka diyarların şiirini yazar okuruz aslında. En azında arkadaşımızın komşumuzun şiirlerini yazar okuruz. Kendi ilham ve imgelerimizden yola çıkarız ama gerçek olan bir hedefe varmaktır ki o hedef karşımızdadır. Bazen Kaf dağı gibi karşımızı da hedef alamayız. Kim bilir neyin nerenin şiirini yazıp okuruz. Tabi bu benim ki bakış açısı.
"Çalış!" Derken, yüce Rabb-i Müteal
Tembel beşer, bu ne tavır bu ne hal?
Ayet derken, "Boşalınca tekrar dol!"
Neden seni esir almış malum hal?
Herkese hayırlı çalışmalar dilerim.
Gitmekle kalmak arasındaki kararsızlık genelde adam tutulmasıdır.
Adamlarda tutulur.
Ay tutulması güneş tutulması gibi.
Bu şiir ile ilgili 3 tane yorum bulunmakta