Gitmek Şiiri - Ramazan Turgut

Ramazan Turgut
45

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

Gitmek

Gidiyorum,
Tren son kez ayrılık düdüğünü acı acı çalıyor
Biliyorum ayrılık vaktidir çalan her düdük
Her şeye veda etme zamanı
Yaşanan tüm yaşanmazlara
Adımlarım korkak, isteksiz
Her adımda bir pişmanlık doğar içime
Son defa geriye bakma hissi öylece oturdu yüreğime
Bakamadım,
Baksaydım, dayanamayıp ağlardım.
Gerçi bakmadan da ılık gözyaşları ıslattı yanaklarımı.
Biliyorum şimdi el sallıyorlar ardımdan
Ve bir kova su döküyorlar yoluma.

Her şeye rağmen karası gitmiş trendeyim.
Pencere kenarına oturup
Dayanamayıp dışarı baktım.
Dışarıda gözyaşı selleri, ayrılık ağıtları,
Anne çırpınmaları, sevdalı yürekler.
Sonradan gözlerim aradı bizimkileri
Aradım, gözler kan deryası
Güçlükle durabiliyordu annem
Ve bir omuzuna yaslanmıştı babamın.

Sonra gözlerim aradı uzakları
Bir kolon dibinde,
Bir gonca gül ağlıyordu.
Yazması hafif örtüyordu yüzünü
Belli ki göz incilerini saklıyordu benden
Ve bende ondan saklanıyordum
Oysa ikimizde yalancısı olmuştuk avunmaların
Utanıp bakamadık birbirimize.

İlk ray gıcırtısıyla başlar ayrılık
Şimdi herkes pencerelerden el sallıyor sevdiklerine
Ve sevdikleri el sallıyor gidecek sevenlerine
Yapamam dedim, yüzümü koridora çevirdim
Ama yürek bu
Son bir defa göresim geldi annemi
Tek nefeste pencereden çıkarıp başımı
İlk defa o kadar yüksek sesle bağırdım
Korkmadan, utanmadan
“Hoşça kal anne”
“Hoşça kal baba,
Hoşça kal ismi yüreğimde saklı sevdiğim”
Derken bir hüzündür çöktü içime,
Dayanamadım, herkes gibi bende ağladım.

İlk istasyonda hasret dağ gibi
Bilmiyorum, gidişim ihanet miydi?
Yoksa gitmem gereken yere mi gidiyordum?
Anlayamadım,
Gerçi anlasaydım bahar yine gelmeyecekti ülkeme
Hep kışını yaşayacaktım hayatın
Ve hep hazan mevsimi gibi dökülürdü yıllarım.
Bir ara dışarıya takıldı gözlerim
Her şey nasılda bir bir geride kalıyor
Nasılda giden bir daha geri dönmüyor
Dağlar, ovalar, nehirler, köprüler, tüneller
Ve insanlar...

Dalmışım, ılık bir rüzgârla kendimden geçmişim.
Rüyamda annemi gördüm.
Ağlıyordu garibim.
“Oğul gitme” diyordu.
“Bu dağların suyu olmasa
Köy şafağında duymazsan kuzuların sesini
Yıkılırsın yavrum.
Gitme, gidersen yıkılır,
Viran olur bülbülyuvası, ebabil ocağı
Gitme oğul, bana bir gelin getir
Öpsün ellerimden
Yetmiş köy ötesi duysun halayınızı.
Gitme, ana yüreğidir dayanamaz,
En çok üç ay dayanır, sonra yıkılır, oğul”
Yaşlar deryasında buldum kendimi bir an
Ve doya doya öperken annemin sanatkâr ellerini
Duran tren uyandırdı beni,
Yanağımda hafiften bir ıslaklık.

Artık dönüş yoktu
Anladım, sevdiklerime hoşça kal demenin vaktiydi
Hoşça kal anne
Biliyorum, en çok senin emeğin var bende
En çok sen seviyorsun beni
Ki mecburdun buna
Çünkü sen annesin
Ve anneler evlatlarını yaşam gibi severler
Hakkını helal et anne.
Hoşça kal baba
Affet, istediğin gibi olamadım.
Olamazdım da
Seni kırdıysam cahilliğime bağışla.
Hoşça kal ihanet nedir bilmez,
Çocukça oyunlarda bile hileye başvurmaz kardeşlerim.
Aşk olsun kardeşliğinize...
Hoşça kal sevdam,
İnan bu yürek bir an olsun unutmayacak seni

Hoşça kal köyüm, insanlarım
Hoşça kal Dicle,
Bilmem affeder misin beni
Bensiz yine deli deli akar mısın?
Ya sen Fırat,
Hala taze gelinler mi yutacaksın?
Hoşça kal yurdum insanları
Nazlı gelinler, toy delikanlılar
Ve ırgatlar; pamukta, buğdayda, mısırda...
Ve işçiler; fabrikada, maden ocaklarında…

Biliyorum,
Gittiğim yerde kara tren türküsü söylenmeyecek,
Ve gittiğim yerde ben kara trenleri beklemeyeceğim
Hiç gurbet türküsü dinlemeyeceğim...
Yazarsam
Bir anneme
Bir de sevdama yazarım
O da adressiz.

Bilmiyorum, gidişim ihanet miydi?
Yoksa gitmem gereken yere mi gidiyordum.

Bilmiyorum ama gidiyorum.

Ramazan Turgut
Kayıt Tarihi : 6.10.2023 23:43:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Yolculuğa çıkan bir yolcunun hikayesi

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Ramazan Turgut