çapraz ateşler altında
yazıp yazıp sildiğim
bir türlü bitiremediğim şiirsin
tan ağarırken dilim paslı
beynim süngerleşmiş
ve yangın sıçrarken yalnızlığıma
üşüyor yarım bıraktığım sözcükler
solunum yetmezliği başlıyor
sesim kısılıyor...
yelkenlim rüzgarsız kalıyor okyanusun ortasında
ama kimdi kalbini birkadına hibe edip
dağın öte tarafına çekilen büyülü dağlara
ben prenses dedim ona sevgilim kadınım
kimbilir belki anamdır...
ama o çoktandır bin dokuz yüz rakımın üstüne çıkmıyor
içim içime değil içim sokaklara sığmıyor
kopup gitmeliyim buralardan
doruklara yazmalıyım aşk şiirlerini
prensesli düşler kurmalıyım...
birisi karşılık bulmalı
canımı yakan sorulara, herhangi birisi
kolları kırılan bir oyuncaksam
hırçın bir çocuğun elinde
yüreğimide sökmüştü fırlatıp atarken
ama ben yinede özlüyorun onu
falcı tarotlara dönerken beklentilerim
beynimi kemiriyor
aynı soruları sormaktan yoruldu yüreğim
gitmeliyim buralardan
gitmek yelkenliyi okyanusun ortasına batırmak
kimbilir belkide bir adaya düşebilmek
ki sen yalnızsın ey kalbim
yalnızsın bu seyahattede...
gitmek; bir virüs gibi saran ağrılar yumağı kışkırtılmış arzulardır
ki şimdi sen aldanma kendi kendine ey kalbim
çıkamazsın kederin o derin yalnızlığından
yokluk o sızlatan keder
bumuydu sana miras kalan
kalbim geri ver payına düşen ne varsa
kışkırtılmış düşleri arzuları da unut gitsin
ödünç say sana kalan ne varsa
ve gitmek ey kalbim...
şimdi kim bilebilirdiki ayrılığın
o kekre tadını bizim kadar
tenimize sinmiş asit kokusunu
soluğumuzdaki astım krizini kim duyar...
Kayıt Tarihi : 18.3.2012 15:10:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)