Bazen bir insan gitmeden de gider… Yanında durur, sesini duyar, gözlerine bakarsın ama çoktan başka birine dönüşmüştür. Seni eskisi gibi dinlemez, hissetmez, dokunmaz. Bir yabancı gibi davranır ama hâlâ “buradayım” der. Ve sen de o sözlere tutunursun, çünkü gitmeyi açık açık söylemeyen birine hâlâ umut beslersin. Ama bilmezsin ki, gitmek bazen bir adım değil, bir vazgeçiştir. O çoktan senden vazgeçmiştir…
En çok da orada yıkılır insan. Gitseydi, en azından vedası olurdu. Ama kalıp da sevmemesi… İşte o her gün ayrı bir eksiltir insanı. Sırtını dönmeden sırtını döner, elini bırakmadan kalbini çeker. Yanındadır ama seninle değildir. Konuşur ama içi sana kapalıdır. Ve sen günbegün kaybedersin onu, göz göre göre. Ama yine de bir sabah uyanıp “gitti” diyemezsin. Çünkü gitmemiştir. Hâlâ oradadır, hâlâ aynı evde, aynı cümlede, aynı şehirde…
Ama seni çoktan terk etmiştir. Ve o terk ediş, öyle derindir ki… Ne bir kapı sesi duyarsın, ne bir bavul, ne de bir “hoşça kal.” Sadece bir gün aynaya baktığında, senin yanında olup artık sana bakmayan bir çift göz görürsün. Ve anlarsın… Gitmediği hâlde seni en çok o terk etmiş. Hem de öyle sessizce ki, sen hâlâ bekliyorsun, hâlâ umut ediyorsun… En çok da bu yıkıyor seni.
Asaf Eren TürkoğluKayıt Tarihi : 16.7.2025 03:41:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (2)