Çığlık çığlığa sessizliğimin gecesinde
Beklenen an son zaman,dönen geriye
Türküsün de tükenişin umutları sazında
Belki de yok yarın,gelecek olmayacak
Suda iz bırakan sevdalarda yanmışım,
Derin tünellerden,ışığı,kuyulardan suyu
Zorun en can yakıcı güneşinde kavrulmuş
Acıyla attığım, duyulmayan çığlığım.
Kör kuyulardan çıkarttığım hüzün çiçeği
Gölgesinde gelip geçen söğüt dalları
Bir elinde hayalin geleceğin,diğerinde geçmiş
Solsa da satır aralarında güllerin
Sızıntısı ince inceden kanatsa da yüreğin
Milyonlar içerisinde yalnızlığımın beklentisi
Sesime ses vermeyen dağların akseden nameleri
Çakıl taşlarını topladığım sokaklarda kalan umudum
Saçlarımın şekli bozuk uyanmış yataklarında kalan çocukluğum
Telden bisiklet yapıp,çember peşinde koştuğum sokaklar
Kil kokularıyla çamurlara bezenmiş,tek katlı çocuk evlerim
Soğuk kış gecelerinde büzüşüp,sabahından çatlayan kanayan ellerim
Ceplerimde dünden kalan kırık leblebi taneleri gibi avucumda sıktığım düşlerim
İnceden inceye ritmi bozulan kalbimde saklayıp kaybettiklerim.
Yangının orta yerine atlamış bilmem kaçıncı derecesinde yanık gönlüm
Bir zılgıt çekişinde,duyulan dağlar yamacında feryatlar gibi
Sonraya,hep sonraya ertelenen düşlerimde bisikletimde pedal çevirişim
Tükenirken gizlice içtiğim sigaramda acı, baba korkusunda küller
Uzayıp giden,ha şimdi ha şimdi beklentisinde giden dönmeyen trenler
İlk binişimde korkuyla sarılıp korkuluklarında tutunduğum vapurlar
Unutmuş,unutulmuşluğum,düşmüşlüğüm gözümden denizlere
Gülüşümde sakladığım sevinçlerim hüzünlü,
Mızrabı vurdukça göğsüne sazımın, kırık telleri yaslı,
İnleyen her namesinde sesimin, tınısı hala paslı,
Giderken, hala saklamakta gözlerim nemli puslu
Diyemeyip,içimde kalanlar hala yasaklı..
Geçti vakti gül dikmenin bahçeye
Gitti ömür gün görmeye biçare,
Ah da etsen vah da etsen ne çare
Bitmeyen sitemim o kara yare
Söndü umutlarım çeker giderim.
Mozan-Muharrem Araz
12 Temmuz 2007
Kayıt Tarihi : 14.7.2007 00:11:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
namık cem
Saçlarımın şekli bozuk uyanmış yataklarında kalan çocukluğum
Telden bisiklet yapıp,çember peşinde koştuğum sokaklar
Kil kokularıyla çamurlara bezenmiş,tek katlı çocuk evlerim
Soğuk kış gecelerinde büzüşüp,sabahından çatlayan kanayan ellerim
Ceplerimde dünden kalan kırık leblebi taneleri gibi avucumda sıktığım düşlerim
İnceden inceye ritmi bozulan kalbimde saklayıp kaybettiklerim.
Yangının orta yerine atlamış bilmem kaçıncı derecesinde yanık gönlüm
Bir zılgıt çekişinde,duyulan dağlar yamacında feryatlar gibi
Sonraya,hep sonraya ertelenen düşlerimde bisikletimde pedal çevirişim
Tükenirken gizlice içtiğim sigaramda acı, baba korkusunda küller
Uzayıp giden,ha şimdi ha şimdi beklentisinde giden dönmeyen trenler
İlk binişimde korkuyla sarılıp korkuluklarında tutunduğum vapurlar
Unutmuş,unutulmuşluğum,düşmüşlüğüm gözümden denizlere
Yüreklerimize geçip oturduğunda hüzün... ilk baştan başlarız acıları dizmeye... çocuklukta geziniriz bir süre... gençlikte... aşklarda... yaşayabildiklerimizde ve yaşamayadıklarımızda anılar ararız... su üzerine yazılmış isim olduğumuzu düşünür, su üzerine yazdığımız isimleri hatırlarız.. Bir iç sızıdır bunları düşünürken dizelere düşen kelimeler... adı yalnızlıktır en çokta... kalabalıklar arasında yalnızlık...
Ve ömür tükenirken, kalp yavaştan yavaşa teklemeye başlarken, ahlar daha bir çok artar... ah yaşanmamışlıklar... yaşayıp isteyipte yaşayamadıklarımızdır en çokta yürekte sızı bırakan... sazın tellerinde dile gelen nağmeler...
Yaşa şair... çekip gitmelerden önceki zamanlarda yaşamak istediklerini gönlünce yaşa... çocukluğunuda al yanına ve güldür çocuk gözlerini...
Beğeniyle ve etkilenerek okudum... kendi çocukluğuma döndüm önce... sonra...
İşte hayat...
Kutluyorum.
Kalemin daim olsun.
Saygılarımla
TÜM YORUMLAR (19)