Demek sen böyle salına salına bensiz gidiyorsun ey canımın canı.
Ey, dostlarının canına can katan,
Gül bahçesine böyle bensiz gitme istemem.
İstemem, ey gökkubbe, bensiz dönme
İstemem, ey ay, bensiz doğma.
İstemem, ey yeryüzü, bensiz durma
Ben bu gönül tezgahında
Aşk dokudum, aşk okudum
Erenlerin dergahında
Aşk okudum, aşk dokudum
Her güçlüğü bile bile
Devamını Oku
Aşk dokudum, aşk okudum
Erenlerin dergahında
Aşk okudum, aşk dokudum
Her güçlüğü bile bile
Bir şey yoksa bu yolda senden,
Bitik bu yola düş enlerin hali. (düşenlerin)
Ben senin izindeyim, ey izi görünmez dost,
Bensiz gitme, istemem.
Ne yazık bu yola bilmeden, rasgele girene!
Sen ey, gideceğim yolu bilen,
Sen ey yolumun ışığı, sen ey benim değneğim,
Bensiz gitme, istemem.
Onlar sadece aşk diyorlar sana,
Oysa aşk sultanı mısın sen benim. (sultanımsın)
Ey, hiç kimsenin düşüne sığmayan dost,
Bensiz gitme, istemem.
Yazım hatası olduğunu sanıyorum.
Paratez içine aldığım şekilde olması gerek.
Yanılıyorsam erbabı lütfen izah etsin.
Saygılarımla.
Gel, gel, ne olursan ol yine gel,
İster kafir, ister mecusi, ister puta tapan ol yine gel,
Bizim dergâhımız, umitsizlik dergâhı değildir,
Yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel...
gönül gözü, bırakmamış sözü,vuslata ermek için, dost yolunda gözü.her pisliği arındıran lebi derya,dostlar sultanı Mevlana.
Bütün bu garip açıklamalar nedendir...derseniz...şiirimiz artık...öyle bir bekleme noktasına gelmiş ve şairini aramaktadır...ölümsüz şair...en güçlü şair yoktur...bağırmaktan sesiniz kısalsada...yol neyse...şairde odur...
ZAMAN! ; en büyük sır olmakla birlikte insanın zaaflarına ve zavallı belleğine aynadır...ve ZAMAN yolun...izafi ötesimanevi hazzıdır
gelelim...ağaçlara; yine inanırım ki! onlar yolun nöbet bekleyen erleridir...izlerler ve bunun içindir çaba yolu görebilmektir...öyleyse yol her şeydir...
ısrarla derim ki! şiirin nefesi ile yutkunmak ve şiirin zamirsiz dili ile yol almak...nitelikli olandır...ötesi popüler ve anlık bellekler içindir...işimiz ciddidir...ara sıra şaka takılsakta...yol her şeydir...
ölümsüzlük ve yol...sevgili büyük düşünür...yol her şeydir...derim...zaman 2010...1962 yılında dünyaya geldim...konuşmaya başladığım anda şiirin içindeydim demek ne güzel olurdu...zorlu yılların ardındandır...hecelemem...neden yol her şeydir...inanırım ki...izafiyet yolun en güzel yüzüdür...ve yine inanırım ki...rüzgar yolun nefesidir ancak...ateş yolun harı...dağ; yolun insana göre zorlu kapısı...SU! ...yolun en sadık dostudur...ve yine bilirim ki...Aşk! ...izafidir...büyük düşünürün şiirleride...izafidir...ona ad koyanlar; ya bu teoriyi bildikleri halde...görmezden gelenlerdir...edebi şiir ancak İZAFİ olanlardır...affınınızla...
'- Etme
--------------------
Kaynak : yorumla.net - Linkleri Sadece Kayitli Uyelerimiz Gorebilir. Uye Olmak Icin Tiklayiniz...
1244 yılında Konya’ya gelen Şemseddin Tebrîzî adlı bir zat, onun ilimle dolu dünyasında “aşk” ile yepyeni ufuklar açtı.
Bu iki ilâhî âşık, bir müddet yalnızca bir köşeye çekilerek kendilerini tamamen Hakk’a verdiler. Günlerce, gecelerce sohbetlere daldılar. Birbirlerinde kendilerini ve Yüce Allah’ın eşsiz güzelliklerinin tecellîlerini gördüler. Buluştuklarında Hz.Mevlânâ 38, Hz.Şems 60 yaşlarında idiler.
Artık Mevlânâ bütün zamanını Şems ile sohbete ayırıyordu. Bu ilâhî aşkı idrâk etmekten âciz olanlar, Hz.Mevlânâ’nın Şems’e olan ilgisini kıskanarak, ileri geri konuşmaya başladılar. Bu sözleri duyan Şems üzüldü ve 1246 yılında Konya’yı terk edip Şam’a gitti.
Şems gidince Hz.Mevlânâ derin üzüntülere boğuldu. Şems’i tedirgin ederek uzaklaşmasına neden olanlar da Mevlânâ’nın bu hâli karşısında pişmân oldular.
Hz.Mevlânâ bir mektup yazarak oğlu Sultan Veled’in de bulunduğu bir kâfileyi Şam’a gönderdi. Şems mektubu okudu ve Hz.Mevlânâ’nın dâvetini geri çevirmeyerek 1247 yılında Konya’ ya döndü.
Şems’in dönmesine herkes sevindi. Hz.Mevlânâ artık gülüyor, ziyâfetler veriyor, sema’ meclisleri düzenliyordu. Şems’le sohbet günlere ve gecelere sığmıyordu.
Fakat bu huzurlu günler uzun sürmedi. Dedikodular, çirkin sözler ve iftiralar yeniden başladı.
1247-1248 yılında Şems aniden kayboldu. Onu bir daha ne gören, ne de izini bulan olmadı.
Hz.Mevlânâ, Şems’i çok aradı. Ayrılığın büyük acısıyla şiirler söyledi, gözyaşları döktü. İki kere Şam’a gittiyse de izine rastlayamadı. Şems’in bedenî varlığını bulamayan Hz.Mevlânâ, onu mânâ yönünden kendinde buldu ve aramaktan vazgeçti. Bir şiirinde şöyle der:
Beden bakımından ondan ayrıyım ama, bedensiz ve cansız ikimiz de bir nûruz.
Ey arayan kişi! İster onu gör, ister beni. Ben O’yum, O da ben.
'Bir sabah olan oldu, Şems yoktu... Celalettin dostunun gidişiyle adeta yıkıldı... Büyük ıstıraplar içinde dosta onlarca beyit, şiir ve rubayi yazdı. İlahi aşkının ilk kıvılcımını başlatan biricik dostu Şems artık yoktu. Büyük acı, üzüntü ve keder vardı... '
İlahi aşkı Şems, Mevlana ve Konya'yı terk edip Şam'a göçe karar verince, Mevlana 'Etme' diye yakarır ona...
Duydum ki bizi bırakmaya azmediyorsun etme
Başka bir yar başka bir dosta meylediyorsun etme
Sen yadeller dünyasında ne arıyorsun yabancı
Hangi hasta gönüllüyü kasdediyorsun etme
Çalma bizi bizden bizi gitme o ellere doğru
Çalınmış başkalarına nazar ediyorsun etme
Ey ay felek harab olmuş alt üst olmuş senin için
Bizi öyle harab öyle alt üst ediyorsun etme
Ey makamı var ve yokun üzerinde olan kişi
Sen varlık sahasını öyle terk ediyorsun etme
Sen yüz çevirecek olsan ay kapkara olur gamdan
Ayın da evini yıkmayı kastediyorsun etme
Bizim dudağımız kurur sen kuruyacak olsan
Gözlerimizi öyle yaş dolu ediyorsun etme
Aşıklarla başa çıkacak gücün yoksa eğer
Aşka öyleyse ne diye hayret ediyorsun etme
Ey cennetin cehennemin elinde olduğu kişi
Bize cenneti öyle cehennem ediyorsun etme
Şekerliğinin içinde zehir zarar vermez bize
O zehiri o şekerle sen bir ediyorsun etme
Bizi sevindiriyorsun huzurumuz kaçar öyle
Huzurumu bozuyorsun sen mavediyorsun etme
Harama bulaşan gözüm güzelliğinin hırsızı
Ey hırsızlığa da değen hırsızlık ediyorsun etme
İsyan et ey arkadaşım söz söyleyecek an değil
Aşkın baygınlığıyla ne meşk ediyorsun etme'
İşte Mevlan ve Şemsin hikayesi.
Sevgili Mevlana , Şemsettini çok sevmiştir; Şemsettin, Mevlanayı terketmeye kalkınca, bu şiirini, Şemsetytin'e ithaf olarak yazmıştır sanıyorum.
Çünkü, Şemsettin'e adeta aşıktı Mevlana. Şemsettin, kendi yoluna gitmek istediğinde,Mevlana Adeta gitme diye, Şemsettin'e yalvarır..
Bilmiyorum ve belki yanılıyorum, ama, Mevlana bu şiirini, Şemsettin'e yazmış sanıyorum.
Bu şiir ile ilgili 68 tane yorum bulunmakta