Güze gider bu yollar
sen gitme ne olur bende kal
dört mevsimin nazlısı ilkbaharım
gitme...
gökkuşağımın pembesi
elbet gelincikler açar
İbrahim sofrası gibi renkli
gitme...
bilmezsin
yalnızlığı ısırgan otu İstanbul' un
sen böyle pervasız
gitme...
biraz benden az ötekinden al
ve kucak dolusu özlem
sakla kalsın sinende bir yere
belki özler
alıp koklarsın günün birinde
gitme...
dalgalar öfkeli
acımasızca döver zeytinburnu sahilini
güneş nazlı saklamış ışığını
paslı teneke saksıda esir kalmış
bir yasemin öksüz
görürsen esirgeme lütfunu
usulca bir kavuşma şarkısı fısılda
bizim buralardan
yalandan da olsa eğil kulağına
gitme...
İstanbul' da yağmur var
hırsızdır bu ellerde martılar
kokun benden çalar
oy sinem sızlar
can sensiz yetim kalır
gitme...
bir kedi oturmuş
iki katlı bir evin sarı penceresinde
cam gibi ela gözleri
canımın içi gibi
saklanmış hıçkırıkları içinde gizli
gitme...
artık günler hep çarşamba
bir avuç ışık süzülür semadan
düşer beyaz sayfama
mavi bir kalemin tükenmez nakşı
avazlarımda
adresin siyahla beyaz arasında
bilinmez bir kuytuda
gitme...
son bir defa dön bak
dayanabileceğim kadar bakış bırak
düşsün gözlerin içime içime
ben seni çok özlerim
gitme...
Kayıt Tarihi : 13.9.2025 12:24:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!