Git! .. Güller Sevdanın Sefası Olsun

İbrahim Özcan
109

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Git! .. Güller Sevdanın Sefası Olsun

Ereğimdi, enlemiyle feleğin
Her hangi bir boylamında
Varmadan Sırat'a,
Tutulmadan sorguya
Aynı kenti seninle
Adres gösterebilmek Tanrı'ya

Evvelce bakardım ardından
Coşkun akan her anın
Avelce gözlerim şimdi
Dönüşünü bozbulanık
Uçup giden zamanın...

Nice çağlar aleviydim ben
Yakıldıkça külünden doğan.
Nice kutsalın nardiniydim
Yazıldıkça mesihini boğan.

Ökseye ökseye kendini özleten
Aksaya aksaya ceziri aksatan
Tek yönlü biletiydi kestirdiğin
Mahşere
Asla dönüşü olmayan...

Hayâlim-aleykûm! ..

Zifirî karanlıklarda
Zülfikâr kırığı parmaklarımı
Dize dize dökerim
Kışla sübyanı şiirlerime.
Dökerim
Artık kekremsi
Sinagog duvarları, İbrani...

Kalan sen miydin, giden de kim? ...

Git! Yollar, sevdanın sefası olsun.
Git! Güller, Musa'nın asası olsun...

20 Kasım 2005 / 00:33
Tandoğan Orduevi
Ankara

İbrahim Özcan
Kayıt Tarihi : 20.11.2005 15:52:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Asım Yapıcı
    Asım Yapıcı

    Uzun bir aradan sonra yeniden İbrahim Özcan kardeşimin şiirlerini okumak için kendime fırsat yarattım.

    En son Ağustos ayında okumuştum onu. Hatta o zaman bazı şiirlerini yorumlarken daha önce farkettiğim İbrahim Özcan uslubundan daha farklı bir yöneliş hissetmiştim. Bugün 'Git! .. Güller Sevdanın Sefası Olsun' isimli şiirini okurken yeniden onun bende bıraktığı izlenime uyan hatta daha gelişmiş bir çizgi yakaladığını gördüm.
    Bir kere şiirin ismi oldukça güzel ve şiir ismiyle dikkati çekmekte.

    Şiir dili oldukça yaratıcı ve bakir. Özgün söyleyişler kendisini hissettiriyor.

    Bu bağlamda özellikle şiirin giriş kısmı çok hoş olmuş.

    'Ereğimdi, enlemiyle feleğin
    Her hangi bir boylamında
    Varmadan Sırat'a,
    Tutulmadan sorguya
    Aynı kenti seninle
    Adres gösterebilmek Tanrı'ya '

    Özellikle 'Adres gösterebilmek Tanrı'ya' dizesi çok faklı ve çarpıcı.

    İşin dini tarafı bir kenarda kalsın. Bu beni ilgilendirmiyor. Zira 'şiirin dini olmaz dili olur' düşüncesindeyim. Sembolik anlatım denilen şeye burada fevkalade bir güzel var. yani dolaylı anlatıma. Zaten şiirin dili de dolaylı anlatımla kurulduğu için kalitesi artmış durumda.

    Şiirin giriş kısmına tek eleştirim şiir sesi açısından geçerli olabilir.

    'boylamında'
    'sırata'
    'sorguya'

    yani üç dizenin 'a' sesiyle bitmesi, kulağıma biraz sıkıntı verdi.

    'Evvelce bakardım ardından
    Coşkun akan her anın
    Avelce gözlerim şimdi
    Dönüşünü bozbulanık
    Uçup giden zamanın... '

    burası, yani şiirin ikinci kısmı birinci kısmına nispetle daha olagan ve rutin bir söyleyişe sahip. mısra tekniği şiiri şiir haline getiriyor fakat 'aman aman bir söylem yok gibi'.

    'Nice çağlar aleviydim ben
    Yakıldıkça külünden doğan.
    Nice kutsalın nardiniydim
    Yazıldıkça mesihini boğan'

    belki de şiirin en can alıcı yerlerinden birisi de burası. Düz yazıya çevirerek söyleyecek olursam

    'Ben, nice çağların yakıldıkça külünden doğan aleviydim ve yazıldıkça mesihini boğan nice kutsalın Mardiniydim'
    Kuşkusuz başka türlü de çevrilebilir şiir. Özellikle nice ile başlayan kısımlar takdim ve tehir yapılarak. Bu çok önemli değil. Asıl önemli olan
    bu şiirin hemencecik ve basit bir şekilde, çabucak nesre çevrilememesidir. Bana göre (başkası kabul etmeyebilir ama) nesre çevrilmesi zor olan şiir iyi şiirdir.
    Nardin-Mardin ilişkisi ise bana Kur'an'da geçen Bekke- Mekke ilişkisini hatırlattı. Tabiiş bu da geniş bir tarih, mitoloji ve arkeoloji bilgisini gerektiriyor, biarz da felsefe ve teolojiyi. Anlaşılan şairbu konularda kendisini geliştirmiş.

    'Yazıldıkça mesihini boğan nice kutsalın nardini' olmak ifadesi çok şık ve bakir. imge kuvvetli, telmih harika.
    Şiirin burada söz konusu ettiğim üçüncü kısmı yeniden orijinal ve otantikliğin yükseldiği yerleri oluşturuyor, ikinci kısımdaki düşüşten sonra.

    Şiirin dördüncü kısmında ise söylem yine rutinleşiyor bana göre.

    'Ökseye ökseye kendini özleten
    Aksaya aksaya ceziri aksatan
    Tek yönlü biletiydi kestirdiğin
    Mahşere
    Asla dönüşü olmayan...

    Hayâlim-aleykûm! .. '

    söylem rutin olsa da dizlerin kurgulanışı, mısra tekniği oldukça kuvvetli. mesajda burada yoğunlaşıyor. Bir gidiş ve kayboluşun bireysel inlemeleri, ruhun yanıklarından gelen acımsı kokular ve hicran. Bir o kadar da vefakar bir söylem. Kendi arzularını muhatabın arzularına dönüştüren 'hayalim aleyküm'ifadesi aynızamanda sızlanışın ama seven bir gönlün sitemkar sızlanışının ifadesi gibi. biraz da isyan var yarı örtük bir biçimde. belki de ölüm gibi bir şey bu. Ne olduğu tabii ki şairde gizli. Esasen şiiri güzelleştiren de bu tür bir ifade tarzına sahip olması. Yani beynimde anlamın 'zank' diye çağrışmaması, sadece kavak yelleri gibi hışırdaması.

    Kavak yelleri o sesin hayranları için bir anlam taşır ve anlam kendi kendine anlamsızdır. Anlama anlam katan şey anlamın bağlamı ve bağlamın algılanma biçimidir.

    'Zifirî karanlıklarda
    Zülfikâr kırığı parmaklarımı
    Dize dize dökerim
    Kışla sübyanı şiirlerime.
    Dökerim
    Artık kekremsi
    Sinagog duvarları, İbrani...

    Kalan sen miydin, giden de kim? '

    İşte şiirin sonlarına yaklaştıkça şiir dili yeniden üst düzeye çıkıyor üstelik şiir sesi de iyi geliyor kulaklara.

    'Zülfikar kırığı parmakları zifiri karanlıklarda kışla sübyanı dize dize dökmek' ifadesi varya işte bu alıp götürüyor insanı. Bir değil onlarca çağrışım yapıyor insanın içinde.

    Kalem tutan parmakları Hz. Ali'nin Zülfikarının çatalına benzetmek. Aynı zamanda burada Zülfikarın haksızlığa karşı isyan bayrağını çeken duruşuna da atıf var tabii ki. Kalemle isyan kısaca. şairce ve şiirle. Ama bir kadar da saf ve masum, yani temiz .

    bence şiirin finali de oldukça şık

    'Git! Yolların, sevdanın sefası olsun.
    Git! Güllerin, Musa'nın asası olsun... '

    'Git ey İbrahim ...' diye buna birşeyler eklemek istedim. Hem İbrahim Özcan'a hem de nemrut karşısında Hz. İbrahime atıf yaparak. Sonra şaire saygısızlık olur diye vazgeçtim. Tabi durmayı da bilmek gerekir yeri geldiğinde.

    Özetle:

    Şiir dili bir iki yerde düşüş gösterse de oldukça iyi. Bakir, otantik ve yaratıcı. Gerçi bazı söylemler birinci elden bazıları ikinci elden yaratıcı, ama olsun genelde şiir dili iyi. Mecazi ve sembolik söylemler hemen kendisini belli ediyor. Anlam yeteri kadar örtük bence ne çok zahir ne de aşırı imgeyle boğulmuş.Tuzu kıvamında gibi. Telmihler şık duruyor.

    Şiir sesi şiir kısmındali 'a' sesi boğulması hariç yerli yerinde.

    Mısra tekniği oldukça iyi. Bununla birlikte bazı dizeler 'acaba daha farklı da kurgulanabilir miydi' diye yeniden düşünülebilir.

    Tür ile konu ve anlam uyumu da yerli yerinde. Zira ruhun öznel yolculuğunu ve buradaki isyan ve arayışları terennüm eden şairin serbest tarzı tercih etmesi çok şık olmuş.

    Ben bu şiiri beğendim, çünkü okumatan zevk aldım.

    Ben bu şiiri beğendim çünkü şiirden iyi şiir kokuları buram buram geliyor.

    Ben İbrahim Özcan'ı takip etmeye devam edeceğim. Bu çizgide yazdıktan sonra ondan daha güzel şiirler okuyacağız.

    Tebrikler ve başarılar.


    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

İbrahim Özcan