Hüznüme ram oluyor bu sevdanın gülleri, bir deli poyraz bir soğuk ayaz savuruyor külleri. Bu öyle bir acı ki, neresinden başlayım anlatmaya. Avuçlarımda yaşanmamış yıllarımın o sitemkar sözleri, avuçlarımda bir sevdanın nasır tutmuş elleri. Oysa ne kadar da uğraşmıştım bu sevdayı kurtarmak için kuyulardan, bir bakışına dünyayı feda ederdim. Bir göz kırpışınla ruhumu terk ederdim. Sana kırgınım, izlerini bu şehirde bıraktın diye, sana kırgınım, beni bana cellat eyledin diye…
Git artık, gözlerimden yaşlar düşmeden.
Git artık, kal demeden, dilim sürçmeden…
Hangi itirafları sıralasam peşi sıra gönlüme. Gönlüm pişmanlıktan sarhoş oluyor. Diyemediğim o kelime saplanıyor beynime bir çivi gibi. Oysa sana “ gitme, dur “ demeyi o kadar çok istemiştim ki. İsterdim ellerin elimde kalsın, isterdim gözlerinden bakayım özgürlüğüme. Yalan bir dünyanın rengine tutsağım şimdi. Şimdi bir çift gözün hasretiyle yaşarım. Yanarım, kül olurum ve yeniden yanarım…
Terk et gözlerimi, yaşlar düşmeden.
Terk et, kal demeden, dilim sürçmeden…
Bak işte yine bir sonbahar, ayrılığın yıldönümünde yazıldı senin için bu satırlar. Ve ben ayrılığın yıldönümünde terk ediyorum şairliğimi. Kalemlerimi kırdı yalnızlık, bembeyaz sayfaları rüzgarlara saldım. Gidiyorum bu diyardan, giderken pişmanlığımı da yanıma aldım. Sustum uzun zamandır, susmakla kaldım. Sana bu hayatta ilk ve son kez ihanet ettim. Ölümü, gözlerine ben tercih ettim.
Git artık, gözlerimden yaşlar düşmeden.
Git artık, kal demeden, dilim sürçmeden…
Kayıt Tarihi : 22.6.2009 14:29:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
tebrikler başarılar
TÜM YORUMLAR (1)