Yaşım şuncacıktır, siz bir gün gideeğimi bilin
dağıtmıştım senden önce aklımı
toparlandım bıraktım eşkıyalığı.
beni vur beni göm hemen şuracıkta
şimdi diyorsun gideceğim uzaklara.
dar sokaklar ışıksız geceler
uyandım üç tütün, aç karnına
korkunç çirkinim aynalarda
şahsi değil bu, içim ölüyor
bazı şeyleri efsun sandım
ince sızılar ağır basıyor
buradaydım kaç zamandır bekle beni geliyorum
yaşım şuncacık oldu kaç uykulara uyudum
acı her seferinde belimi kırdı
bir ağız küfürler ettim ellerimi kanattım
bedenimin düşmediği yerlere aklımı devirdim hep
aşksız gözlerini benden çek
ellerini ellerimden uzak
kalbimi aynalarımda gördün mü
beni sen çiçeklerimle kırdın.
sana tutkun sana vurgun değilim
bedenin ışıltılı gecemdi
diken diken tenime degerdin
kanıma karışırdı saçların
soluğun soluğuma eşlik ederdi
her şey vardığı yolda dağıldı
köşe başında uzanan gölgeler var
kimi cellat kimi pusuya düşen insan
birinin cebinde son kalan alın teri
bir diğerinin elinde meçhul bir kurşun.
çukur çukur kazdılar
oy çiçek, oy gül, oy şekerim
ayrık otlarım, dağınık bahçem.
susuz yazım, kurak gözlerim
dalgın ve saçığım gayrı senden.
şah başa bela, kah bana bal
görüldü uzaktan yine bir cinayet
dövüldü tekmelerle yine bir halk
tehdit edilmiş küfürlerle şahitler
bir bebenin elindeki ekmeğine tuz kattılar.
biri dövüldü biri vuruldu
memleket göz kırpıyorken
baskınlar sıkıyorsa yürekleri
simsiyah bir gün iken günler
sana kendimi getiremem
yağmur kendini gizliyorsa
bir şarkı mırıldan sessizce kendine
söyleyemediğin her şey olsun içinde
yaktığın son tütün değildi içtiğin
bak yine canın yanıyor sıra sen de
perdeler sarardı bu hayat seni de duysun
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!