Hep hüzün barındırır kendini tekrarlamayacak ve bir takvimin ön yüzüne kocaman yazılıp ardışığı gelince duvardan ayrılıp bazen hafızalarda kalan yıllar.
Hep skor tabelası çıkar önümüze. Dört işlemi tam anlamıyla kullanıp kendimize önümüzdeki yıl için biraz gaz verir ya da kendimize verdiğimiz bu gazı kendimiz bile yemeyiz.
Her koşulda girizgâhtır bu. Yeniden kendine başlamak…
Oysa bin yıl geçse içinizde yaradılışın ilk çağları, içinizde beşerin en eski, en masum halleri yaşadığınız çağın o sahteciliğine uymaz. Yaşadığınız çağ lirik yüzünüze, kalbinize, o derin özleyişlerinize bir dokunulmazlık armağan etmiştir. Buzulsu bir yalnızlık, aynı dehşet vericilikte bir güvensizlik…
İçinizdekini yaşamaya kalktığınızda hep kaybettiğinizi fark edersiniz. Küçümsenmişsinizdir, daha evvelkilerden sayılmışsınızdır. Hayat herkes olmanızı, zaaflara düşmenizi beklemiştir hep. Bunu hissedince çok eski bir keder kanamaya başlar içinizde. Onu bu denli anladığınız için son umudunuzu yıkmanızı ister sizden, son kapıyı kapatmanızı. Belki hiç kırılmazsınız ona, daha çok anlamaya çalışırsınız. Anlamaya çalışmak; sevmektir. Seversiniz onu, ölüm gibi, her şeyi bırakmak gibi, umut gibi. Onu sonsuza dek seveceğinizi bilir.
yumuşakbaşlı rüzgarların kanatlarında bir yer bul bana
suyun ışıltılı sesleri aksın bir yanımızdan,
bir yanımızı defneler sarsın...
demir kollarının yumuşaklığında uyanayım sabahları
zeytin ağacının gözlerinde büyürken bir çekirdek
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta