lanetli şehirse nefes aldığın
karanlılarda yalnız kaldığın
perdesine ışık vurduğun
gökyüzü rengiyse eğer
bulutları düşünme
vur gitsin damgayı perçeme
bugündemi acılar var içinde
yıldırımlar yağdır gitsin
karanlıklar şehrine
denizleri bir düşün,martılar sessiz
girilmezki mabedine izinsiz
aldı seni elimden,lanet olsun bu şehre
kemanların ağlattığı sokaklar bile sensiz
seviştiğimiz o karanlık geceler nerde
çakılır kalırım yüreğinin olduğu yerde
buluşalım istedim,kapansada son perde
ölümse saplanan hançer misali
ölüm kavşağı bu gülüm,gideceksek ecelsiz
solan karanfil timsali
ayrrılalım gel bu acımasız şehirde
lanet şehirde sensiz bu gece
indirirken karanlık,yavaş yavaş
perdesini üstüme
gökkubbe isyan eder, hırçınlaşır
bulutlar hüzün ağlar
susuz kalmış yaslı bahçemde
sessizce ağlaman bilki içimi dağlar
bendeki o resmin hala telefonda duruyor
aniden kayboluşun varya bitanem
hani ecel gibi gidişin
beni can evimden vuruyor
güneş değil,bilki,kasvet doğuyor
şimdi sensiz bu lanet şehre
bir şeyler oluyor
denizler mavi martılar gri
kırlarda papatyalar sanki kül rengi
hava soğuk hem ayaz
sarılan yok sen gibi
yok ediyor yokluğun tenimi bu yaz
Kayıt Tarihi : 8.9.2012 03:46:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!