bilirsin; dost eli hafif
düşman dili ağır olur
öyle Zaman olur ki
bazen acılar denk gelir
geçmişin ve geleceğin birbirine karışır
Güneş doğmaz
ay zamanla konuşur
ayağının ucundaki taşa geleceğin takılır
ve sonra yıldızlar tek tek
dökülürken
ihanetin karanlığında
aklında girift bir konu
acem halısı
işte
öyle Zaman'larda
başın yüce bir dağ başı gibi dumanla boğuşur
yoğun sis örtüsü içinde bile,gözlerin umut arar ki
dört yanın kış bassa
dört yanının işkal ...
durma git unutma,durmadığın anda herşey değişir ....
işte o anda
nazlı bir Çiçek karla gülüşür
sonra güneş dudaklarını uzatır suyla buluşur
gel sevgili
gel ısıt kalbimi
bizim burda gün erken akşama dünüşür
öyle bükme boynunu sonra çocuklar
gülmeyi unutur
öyle garip
öyle çaresiz durma
Gökkuşağında
renkler dökülür
öyle sol yanın
sahipsizmiş gibi
kapı aralığında durma
köy Çeşmesi üzülür
su ölür
annem babamla dövüşür
kaldır başın gülüm
sonra bize
dost gürünen düşman sevinir
ey dîdar-ı pak
müptelası olduğum
gözlerin üzülmesin
ben yanındayım ya
gönlüne gam
keder düşmesin
kaldır sütre-î
çağır gözlerin
uzaktan gelsin
unutma; gerdanına gömülü
pak yüzlü hürriyettin
ey kara gözlerini
sevdiğim
deli divanenim
haydi çık gel
gönüllü mahkumu edildiğin ölümlerden
gel seni doğacak Güneş'in gözlerine bekleyenin
benim
Can Fırat
25.10.17
Kayıt Tarihi : 18.11.2017 03:13:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!