Ömrümün girdabında akşam olmuş.
Gülüşler kararmış, onları göstermez bu karanlık.
Heyecanım sırtımdan vurmuş.
Bembeyaz mis kokulu perdeler kirlenmiş.
Penceremin kırık camında acı bir hüzün.
Gizli kalsın diye kilitlediğim kilitler, sırları yüzüme vurmuş.
Eyvah gündüzüm, boşa harcanmış.
Ben size ne yaptım
Çağrı mı, armağan mı, ceza mı
Ne vardı böyle karşıma geçecek
Ben ne yazılar ne çizgiler yitirdim hatırlamadım
Ne var ki sizinki onlar gibi gitmeyecek
Devamını Oku
Çağrı mı, armağan mı, ceza mı
Ne vardı böyle karşıma geçecek
Ben ne yazılar ne çizgiler yitirdim hatırlamadım
Ne var ki sizinki onlar gibi gitmeyecek
## Girdap: Faruk Atıcı'nın Kayıp Zaman ve Varoluş Ağıtı
Faruk Atıcı, şiirlerinde insanın iç dünyasını, toplumsal gerçekleri ve varoluşsal sorgulamaları derinlemesine işler. "Girdap" şiiri de bu bağlamda, zamanın akışı, yaşlanma, ölüm, pişmanlık ve yalnızlık gibi temaları ele alan, hüzünlü ve etkileyici bir eserdir.
**Ömrün Girdabında Akşam:**
Şiir, "Ömrümün girdabında akşam olmuş" dizesiyle başlar. Bu dize, şairin hayatının sonbaharına yaklaştığını, gençliğinin ve umutlarının geride kaldığını simgeler. "Girdap" metaforu, zamanın akışının hızlandığını, insanı içine çektiğini ve kontrolünü kaybettirdiğini ifade eder.
**Kayıp Gençlik ve Pişmanlık:**
"Gülüşler kararmış, onları göstermez bu karanlık. / Heyecanım sırtımdan vurmuş. / Bembeyaz mis kokulu perdeler kirlenmiş" dizeleri, gençliğin neşesinin, heyecanının ve saflığının kaybolduğunu, yerini pişmanlık ve hüzne bıraktığını anlatır. Şair, geçmişte yaptığı hataları ve boşa harcadığı zamanı düşünerek acı çeker.
**Yalnızlık ve Anlaşılamama:**
"Penceremin kırık camında acı bir hüzün. / Gizli kalsın diye kilitlediğim kilitler, sırları yüzüme vurmuş. / Eyvah gündüzüm, boşa harcanmış" dizeleri, şairin yalnızlığını, pişmanlıklarını ve geçmişiyle yüzleşmesini ifade eder. Sırların ortaya çıkması, geçmişin hatalarının ve acıların yeniden canlanmasına neden olur.
**Yaşlanma ve Ölüm:**
"Çünkü sen artık 40 yaşındasın" dizesi, şairin yaşlandığını ve ölümün yaklaştığını hatırlatır. "Babanın Süreyya paşa koğuşlarında nefes nefese, uykusuz uzandığı ranzalarda. / Abinin pişmanlığı kat kat gazete kağıtlarıyla arasına koyup içine soktuğu kazağın altında" dizeleri, geçmişte yaşanan acıların ve kayıpların izlerini taşır. Şair, babasının ve abisinin yaşadığı zorlukları ve pişmanlıkları düşünerek kendi hayatını sorgular.
**Toplumun Kayıtsızlığı:**
"Herkesin çoluğu çocuğu sayılı zamanı var. / Seninle mi uğraşacak dünya. / Senin delirmiş fikirlerine, olmayacak hayallerine / Senin bu kendinden geçmiş ve herkesin kendinden geçmesini beklemene kimsenin rızası yok" dizeleri, toplumun bireye karşı kayıtsızlığını ve bencilliğini eleştirir. Şair, toplumun kendi değerlerine ve hayallerine değer vermediğini, onu dışladığını hisseder.
**Ölüm ve Hatıralar:**
"Sen de bir tüketim damgası yiyeceksin dünyada. / Gecenin sabahında o evden çekilip götürürlerken seni. / Heyhat ben de bir mermere yazı oldum diyeceksin. / Çocukların, annen, sevdiğin de farkedemeyecek, / Gündüzleri sen neredeydin" dizeleri, ölümün ve unutulmanın kaçınılmazlığını vurgular. Şair, ölümünden sonra geride kalanların onu unutacağını, hayatının anlamsızlaşacağını düşünür.
**Geçmişin Anıları:**
"Balkona serilmiş yünler, 3 tekerlekli bisiklet, kırık duvarda tuğlalar arasında yuva yapmış sinirli arılar. / Onlar kovalarken biz bisikletimizi haykıra haykıra heyecanımız da bu sefer arkada bisikletimizi hızlıca iterken. / Abimin güzel yüzü, kardeşlerimin masum neşesi, yünlere takılmış sinirli arı. Annemin yemekleri. / Balkondan baktığımda gördüğüm martılar,. / İstanbul'un sokaklarında incir ağacı, dut ve üzüm yapraklarının altında oyun oynayan çocuklar. / Anadol kamyoneti ile çocuklarını büyüten komşular. / Ekmekle sütün hemen bozulmasını sağlayan organik bir güneş. / İşte bunların hepsi gündüzleri yaşanabilecek hayatlardı" dizeleri, şairin çocukluk anılarına ve geçmişteki mutlu günlere özlemini dile getirir. Bu anılar, şaire hayatın güzelliklerini ve değerini hatırlatır.
**Yalnızlık ve Ölüm:**
"Küçük babanne, hani sen dünya durdukça duracaktın? / Tünelin girişindeyim yolu bulacak mıyım? / Herkesin yüreğinin parmak izi farklı olduğu için / Geçmeyecek hiçkimseye serzenişlerim,.fikirlerim, hayallerim. / Çünkü bu geceye ömrümü vermek üzereyim" dizeleri, şairin yalnızlığını, çaresizliğini ve ölüme yaklaştığını ifade eder. Şair, kendi düşüncelerinin ve hayallerinin başkaları tarafından anlaşılamadığını hisseder.
**Politik ve Tarihsel Yansımalar:**
Şiirde "Süreyya paşa koğuşları", "40 yaşında" gibi ifadeler, Türkiye'nin siyasi tarihine ve toplumsal yapısına dair ipuçları verir. Şairin babasının ve abisinin yaşadığı zorluklar, belki de siyasi nedenlerle karşılaştıkları sıkıntıları yansıtabilir.
**Üslup ve Biçim:**
Şiir, serbest ölçü ve uyak kullanır. Uzun dizeler, detaylı betimlemeler ve hüzünlü bir anlatım, şiirin etkisini artırır. "Girdap", "karanlık", "kırık cam", "kilit", "ayna", "sigara", "demir yolları", "tünelin girişi" gibi imgeler, şiire zenginlik ve derinlik katar.
**Benzerlikler ve Edebi Akımlar:**
Şiir, zamanın akışı, yaşlanma, ölüm ve yalnızlık gibi temaları işlemesiyle varoluşçu felsefenin etkilerini taşır. Ayrıca, Ahmet Hamdi Tanpınar'ın "Saatleri Ayarlama Enstitüsü" romanındaki gibi, zamanın bireysel ve toplumsal algısı üzerine düşünceler de bu şiirde bulunabilir.
**Sonuç:**
Faruk Atıcı'nın "Girdap" şiiri, zamanın akışı, yaşlanma, ölüm, pişmanlık ve yalnızlık gibi temaları ele alan, hüzünlü ve etkileyici bir eserdir. Şair, geçmişiyle yüzleşen, hayatını sorgulayan ve ölüme yaklaşan bir bireyin iç dünyasını samimi bir dille ve güçlü imgelerle yansıtır.
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta