ve gece yırtılırken dudaklarından
hüzzam makamında bir ağıt dökülüyor koyaktan
uykusuz bir türkünün içinde dağılıyorum
erirken gözlerimde mevsim renkleri
güz gelmiş gibi usulca yere düşüyor günebakan yaprakları
akşamlı bir mevsimde sararıyorum
bir güvercin acılarını boşaltıyor içime
hüzün hüzün sararıyor dağ taş
ey hayat
hangi sıfatı yükledin omuzlarıma
avuçlarımda birikiyor kış rüzgarı
saçlarımda örgütleniyor kar rengi
ve sen coğrafyamda üşüyen ati
eylül gelmeden daha
bir çocuğun kalbiyle ağlıyor ağlıyor yüreğim..
güz kokusu ıkınırken ağustos
ne desem…
toprak eylül eylül kapatıyor ölümleri
deşifre olmuş bir acı gibi sığamıyorum içime
harabatiliğe savruluyor gönlüm
isyanlara evirildiğinde yolculuğum
anladım ki eresiyim ben Anadolu’nun
güneş ışıklarını toplayıp gitmeden yurdumdan
yaralarımda algoritmik bir eylem planı
gidiyorum karanlığı şafağa bağlayıp
Sıtkı ÖZKAYA
Sıtkı ÖzkayaKayıt Tarihi : 30.6.2018 19:22:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!