Bu şehirden gidiyorum..
Bir nefeslik zaman kaldı
Bir güz yangınında düştüğüm yollarından
Yine bir güz yağmurunda
Yorgun adımlarla gidiyorum uzağa…
En eski mabedim
Eskitemediğim mabedim…
Tüm yaşanmışlıkları,
Tüm yağmurları sana bıraktım
Ve gidiyorum
Şimdi damlalar var avuçlarımda
Bir araya getiremiyorum.
En hayırlısı belki de bu gidiş.
Fikrim zikrim vuslat oldu lakin.
Tek bildiğim,yemyeşil sızılarım
Durdurulmaz hevesleri tüketmek,
Biraz da avunmak için
Bu şehri terk ediyorum…
Az evvel uğurladım çocuk düşleri
Terkedilmişliği ve hüznü mecburiyette bıraktı.
Aşk,olanca arsızlığını saklamışken kuytulara,
Devrik bir cümle,
Kuralsız bir şiir gibi
Apar topar gidiyorum…
Günahımdan arınır gibi gidiyorum.
Fikirsizim bu memlekette…
Biraz da deli…
İşte sırf bu yüzden gidiyorum.
Aklıma mukayyet olmayacağım,
Anı kırıklarını toparlamayacağım
Ve ağlamayı acizlik sayacağım iklimlere,
Ilık iklimlere gidiyorum
Aç kollarını Ey Sıla
Sonunda sana dönüyorum.
Gönül Hüzzam’da ağlayan şarkı,
Söylüyor da söylüyorum.
Söyledikçe "gitmeliyim..." diyorum.
Ey Koca Dehliz!
Çık artık isli paslı baharlardan
Bıkmadın mı salya sümük ağlamaktan.
Bak işte gidiyorum.
Sükutu marifet sayan hıçkırıklarımla,
Olur olmaz dilime dolan yalanlarımla,
Darma duman
Yıkık dökük
Bir o kadar da kararlı adımlarla gidiyorum.
Unut beni yalan olmuş yalansız şehir.
Unut beni…
Fırtınaları bir yana bırakıp
Bir kez daha düş ayaklarıma
Bir köle taciri gibi
Muzaffer bir komutan gibi
Kale kapısına as yüreğimi.
En cezbedar ışıklarını yak
Akasyalar dök koynuna burcu burcu.
Sonra bırak istersen küllerimi rüzgara
Ya da dur…
Dur biraz…
Sakla, dursun bir kenarda…
Kaç mevsim geçti suskun puskun
Kaç yıl geçti hüzne müptela.
Ezberlerle yaşanmış yaşları,
Kısmeti hiçe sayıp,
İnadına arayışları
Düşe kalka,
Yalın ayak,
Sersefil arşınlamaya niyetliyken karanlığı,
Gidiyorum..
Bu nasıl bir tutkudur bilmiyorum.
Uhrevi bir rüyadan uyanış belki.
Bir hayalin suretindeki yalvarış.
Ya da yenilginin asil bakışı…
Yine yanıt yok sorulara.
Çünkü çoktan vazgeçtim senden
Vazgeçtim…
Ne öncesinde ne de sonrasında
Hiç bir şey bu denli ölümü özletmedi.
Oluk oluk akmadı hüzün sokaklara
Başıbozuk kalmadı baş…
Pısırık bir hayatın,
Marazlı bir yolcusuyum nihayetinde
Yine de müebbetliğim bu şehire…
Düşündüm de…
Giden kaybedendir aslında.
Ben kaybettim henüz bulmuşken.
Elim kolum bağlı ne çare…
Kaldırıma çakılmış bir taş gibi,
Tek cepheden verilen savaş gibi
Bezgin ama sabırlı,
Zayıf ama ısrarlı gülüşlerle gidiyorum.
Gidersem öleceğim
İyi biliyorum...
Kayıt Tarihi : 24.9.2012 21:05:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!