Ben gidiyorum
Daha sıcak ülkelere
Güneşin batmadığı diyarlara
Yağmurdan sonra toprağın kokusu duyulan
Şiir kokulu bahçelere
Çiçeklerin sadece saksılarda yetişmediği
Bahçelere
Siyahın beyazın değil mavinin hüküm sürdüğü ülkelere
Noktanın virgülün olmadığı cümlelere gidiyorum
Cümlelerin kelimelerden oluşmadığı hikâyelere
Kahramanın etrafında şekillenmeyen
Kahramansız romanlara gidiyorum
Tekerleğin henüz icat edilmediği zamanlara
Şairlerin ölmediği zamanlara
Ben gerçekten gidiyorum
Öyle bakmayın yüzüme
Dönüş kaygısı duymadan gidiyorum
Bire iki katmadan
Yükümü tutmadan gidiyorum
Biliyorum alışkın değilsiniz
Belki anlamsız buluyorsunuz
Bir dikili taş bırakmadınız
Yetimin ağzında diş bırakmadınız
Bu “han-ı iştiha sizin”
Yine sizin olsun
Ayağınıza dolanan bir yılan gibi
Ben ellerimi kirletmeden gidiyorum
Dağarcığım doluyken
Beyazlığıma susuz olanlara gidiyorum
Elimden “ab-ı hayat” içeceklere
Ve ellerinden “ab-ı hayat” içeceklerime gidiyorum
Ben çorak toprağın suya hasretindeyim
Hayatın köşelerinde değil içindeyim
Rüzgâra savurduğun saçlarında
Ellerinle tutamadığın düşlerindeyim
Gitmem bir kaçış değil
Bir yolculuk gerçeklere
Son bir adım atsan ulaşacağın
Kendinden kurtulmak için
Zincirlerinden
Başkalarına çok gördüğün düşlerinden
Kayıt Tarihi : 30.4.2010 10:12:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Burhan Kale](https://www.antoloji.com/i/siir/2010/04/30/gidiyorum-772.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!