Duvar duvar dua ediyorum Rabbaniyete.
Vuruyorum vuruyorum, durduramıyorum.
Dönüyor dünya dönüyor, sonra öfke,
Sonra gam keder,
Sonra ağır bir nefret kana karışıyor:
Kılcal bendime kadar zehirleniyorum.
Gidiyorum.
Bir avize gece gündüz yanıyor.
Bir söğüt salkım salkım süpürüyor nehir-ül ahmeri.
Bir asker eski çağ orta çağ yeni çağ okçusu...
Okları eğri, okları yaş, okları naze naze pürüz.
Yayı atmış iğrenç kepazeliklere bu gözler şüheda.
Gidiyorum gemiyle karadan, atla, kazmayla, kürekle,
Gidiyorum.
Kapıların ardında arsız müptela-i günah:
Rezaletleri örtmekte kapılar, gecevâri.
Kutsal toprakların kutsal nuru altında yer.
Yeşilin soyu sopu kurumuş mavi ayaklara yoldaş,
Kızıl ordu, kızıl kan, kızıl muhterem yürek,
Kapkara kabir ve nispetle azabı,
Ölüm, ölüm gümüş gümüş gelecek
-Ben tunca benzer-
Gidiyorum.
Kurda kuşa yem veriyorum, insanoğlu ve ziynet
Ve ziyan ve ziyade olsun o kahramana.
Dünkü gökle tıynetin uçmak arzuhali:
Beden solunum güçlüğü ve zihin mevta!
Bir şişedeki kadırganın ahmak güvertesine
Yüz yirmi dört ateşperestin ateşleri düşüyor;
Saçak saçak suyun içinde ben alev alıyorum.
Gidiyorum.
Gidiyorum çırılçıplak gidiyorum fukara,
Gidiyorum sümbül sümbül...
Leş insani vazifeler sonra cinayet;
Sonra eğreltiliğin perdemsi guvernörleri,
Bizleri boğuveriyor bir avuç kanda.
Gidiyorum ruhaniyetinse eşsiz gazavatı
Gidiyorum,
Elveda.
Kayıt Tarihi : 19.9.2015 01:12:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!