Bir gidişin beni buz kesişinden yazıyorum tutmayan ellerimle
Öyle gidilmezdi be adam
Bakakaldım dört tekerlekli kocaman bir icadın ardından
Seni alıp karanlıkta kaybolduğunu izledim uzun bir an
Elimdeki sigaranın parmağıma değişi uyandırdı beni uykumdan
Canımı yakmış ola ki sıçradım birden
Öylece durdum, bir adım atsam çöküverecek gibiydi yollar
Ardından el sallayan ellerim, boşluğa tutunamadan kaldılar
Kim bilir hangi ışıklara denk gelir gözlerin şimdi
Ben burada, sönmemiş izmarit gibi yarım, kül gibi savruk
Sokak lambaları titredi, rüzgâr üşüdü
Gece, adını fısıldayarak geçti içimden
Sana seslenmek geçti içimden, belki duyarsın diye
Ama sesim bile kırılmıştı, yankısı düştü yerlere
Beni en iyi şu kaldırım taşları anladı,
Üzerlerine basa basa terk edilmişti çokları
Ben de bir taş gibi bekledim, bir basan olur mu diye
Ama insanlar, terk edilmiş taşlara basmaya korkardı
Belki bir sokak köşesinde unuturum sanmıştım ismini
Ama unutmak, insanın elinde olmuyordu pek
Birini severken nasıl emek emek işleniyorsa yüreğe
Giderken de öyle kazınıyor her an, her kelime
Ben hâlâ duruyorum burada, gittiğin saatte
Ve geceyi, sana yetişmeye çalışırken kaybediyorum
Radyoda eski bir şarkı çaldı, adını bile bilmem
Ama nakaratında “gitme” diyordu
Sigaramı söndürdüm, gözlerim yola değdi bir kez daha
Şimdi kaç ışık yılı uzaklıktasın kimbilir
Ben hâlâ aynı köşede, içimde bir eksik hikâye
Ve senin gidişin, bitmeyen son satır gibi
Biliyor musun, her gidiş bir yanılgı aslında
Giden hep gittiğini sanır da
Kalan, içinde bir ömür götürür onu
Ben de öyle, gitmedin sandım uzun zaman
Oysa dört tekerlek ve biraz gece yetiyormuş
İnsanı, sevdiğinin içinden almaya
Yolun kıyısında dizlerimi karnıma çekmiş oturuyorum
Asfaltın soğuk yüzü içimdeki boşluktan daha sıcak sanki
Bir taksinin farları aydınlatıyor gözlerimi, kısıyorum
İçimde yankılanan adını, gökyüzüne üflüyorum usulca
Birkaç kuş havalanıyor uzaktan, kanatları senin gidişin gibi
Öyle ağır, öyle kaçınılmaz, öyle mecalsiz
Gecenin teni cam gibi, dokunsam çatlayacak
Ay, sustuğu yerde nöbet tutuyor kimsesizliğime
İçimde kırık dökük bir şehir büyütüyorum, tabelasında sen yazılı
Saçlarımı savuran rüzgâr, kokunu unutmadığımı fısıldıyor
Bir trafik lambası değiştiriyor rengini, ama ben kalıyorum olduğum yerde
Yeşile dönse bile içimde hep kırmızı yanıyor
Benden sonra gittikten sonra kendine iyi bak, üşütme gecelerde
Benim bıraktığım yerden kim tamamlar seni, bilemem
Ellerini kim ısıtır, hangi şarkılar sarar yaralarını
Ama unutma, her vedanın içinde biraz kalır giden de
Sen de beni taşırsın belki, adımı anmadan, izimi silmeden
Çünkü bazı aşklar, unutulmak için değil, taşınmak içindir
Ve ben seni içimde, bir ömür sırtlanmaya yeminliyim
Burçin Çelik
Burçin ÇelikKayıt Tarihi : 14.3.2025 21:15:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!