Varoşların engin derinliğindeydi düşlerim,
Yeşertilecek düşleri sulamakla meşguldü belleğim
Yıkık dökük yollardan geçtim önce
Dağların sarplığında kaldı gözlerim
Ürperdi bedenim ‘’Hayrete’’ hayret! dedim.
Bir ben duydum bir de benle gelen iç dünyam…
Çalkalanıyordu ortalık, kan revan dükkanlar,
Bir de kanadı kırık yaralı bankamatikler.
Kurşun sesleri semayla dans ediyordu
Bir an kutlama sandım yani gelişimin müjdesi.
Yanıldım. Soluğumu aldığımda bir masanın ücra sığınağında;
Uyan! Dedim kendime, gerçekliğin hayalindesin.
Gözümü açtım sonra, bir de baktım ki
Uzun sürdü uykum ya da uyanışım mı demeliyim
Tam beş yıl-beş uzun karınca yılı-
Tam beş yıl- kelebek ömürlü beş kısa yıl-
Hangi gerçekliğin izindeyim bilemiyorum
Bilmekte istemiyorum aslında büyüsü bozulmasın diye düşlerimin…
Gidiyorum şimdi!
Hayallerle süslü yalnızlığımın felsefik umudu,
Biraz şarap renkli acıları,
Tatlılığı reyhan kokusunda gizli mutlulukları
Ve bana dair gizemli masalları
Belleğimdeki tek bir cümleyle sırtlanmış gidiyorum!
‘’ Elveda büyülü kent geçmişin geleceğinde görüşürüz…
S.G
18 Haziran 2010 Cuma(SAAT 02:28)
Kayıt Tarihi : 18.6.2010 02:39:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
her terkediş bir kavuşmanın ürünüdür. yüksekovada az bir zamanım kaldı. yaşadığım bu olağanüstü ama gerçekten olaylarıyla dostluklarıyla ve doğasıyla olağanüstü olan bu kenti terketmek zor geliyor bana ben de gecenin bir vaktinde borcumu ödemek istedim bir nebze. en azından bu kenti başka bir kentle aldatmadan önce içimi dökeyim dedim....
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!