Pişmanlık düştü yanaklarından çatlamış dudaklarına doğru, süzülüp.
Asi kanatlanan kelebekler kondu yetim kalmış yaşlara.
Ben sana düşük cümlelerimin sebebini yazıyorum.
Mazisi apartman boşluğuna asılmış aşkımızı.
İşte;
hayalini kurduğumuz şehri şimdi sana anlatıyorum.
Bir yerinde akşam olurdu şehrin,
Bir yerinde ikindi.
Düzenbaz yokuşlarda kayan yıldızlar izlenirdi.
Haliç'te martılar sessiz uçar
Bizim elimizde şişeler vardı.
Kız Kulesi misafirleri ağırlarken
Salacakta pişirilen kahveler taşardı.
İzledik merakla kainatın otopsisini.
Dinledik bir tarafı silinen şehrin silüetine okunan duaları
Hayali parmaklıklardan mühürlü zarlar attık hayata
Ne senin elin dedim atarken
Ne de ellerini tutabildim.
Ama hep sen kazandın
Benim parmaklarım erimiş mum
Sen geçmiş zamana inat yaşadın.
Kendi ruhuna makyajlar yapan kız çocuğu saflığı,
Doğum günlerinde kireçli hediyeler aldığın aynaların matlığı,
Mutluluğunu
Bak nasıl da anlattım.
Hayal bu ya umarım bana birazcık olsun inandın.
Bu kadar özleyeceğimi bilseydim bu kadar yazmazdım
Çıkmazdım o evden.
Bu kadar özleyeceğimi bilsem gitmezdim.
Çırpınan bedenime inanmazsın şimdi belki,
Bir bilseydin eminim sen bile gitmezdin.
Kayıt Tarihi : 16.11.2013 16:56:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!