Giderken Şiiri - Yorumlar

Aynur Uluç
498

ŞİİR


14

TAKİPÇİ

Döngü bitti

Gitti küçük kız
Saçları mavi

Şiirlerini yaktı
Sezgilerini yaktı

Tamamını Oku
  • Yunus Güzel
    Yunus Güzel 21.04.2007 - 19:02

    Gitmeler... Neler taşırlar içlerinde bu eylemin failleri... Gidilen yer ufuktur hep, ufuk eflatun düşlerin ülkesidir. Görülen, görülmeyen, bilinen,bilinmeyen yanlarıyla... İsteyerek gitmeler, istenmeden bazen de... Ardında yanan bir ateş bırakır her zaman...O ateşin, ardında mı içinde mi yandığını hiç bilemez giden... Ama yine de gitmek gerekir. Durmak sonu beklemektir. İçimizi yakansa vakitsiz gitmelerdir... Şimdi ardında uçurumlar bırakmadan gitme vaktidir... Döndüğünde düşülecek uçurumlar bırakmadan..

    Cevap Yaz
  • Temel Kurt
    Temel Kurt 19.04.2007 - 00:29

    gitmek üzerine...

    uyumaya çalışırken uzakları düşünürüm çokça,gökyüzünün ilk maviliğiyle, güneşin ilk kızıllığının yarattığı eflatun bir sabahı...sonra uzağa göç eden kırlangıçları,sonra her gitmenin bir dönmesi olduğunu...

    kırlangıçlar gökyüzünün maviliğinde dikine keskin kıvrımlarla havada vals ederler,egede balıkçılar kırlangiçlara çatal kuyruk der,çatallı kuyrukları gökyüzünü ikiye bölen
    bir makas gibidir...o makasın kestiği gökyüzünün neleri bir birinden ayırdığını düşünürüm,sabah bana çok uzaktır o an...

    ve uyandım,sabahın içinde uzaktı her şey dizelere....

    en yakın uzak/en uzak yakın/martının kanadından sızan ışık...

    dilini özledim kağıt kokusunda...

    Cevap Yaz
  • Nilgün Aras
    Nilgün Aras 15.04.2007 - 07:32

    Çizmekti boydan boya
    Dışına çıkmaktı anahtar

    Bu dizeler bana bir büyü formulünü hatırlattı. Daha eski çağlarda da var olmakla birlikte, ortaçağda özelleşmiş bu yönteme göre; yere bir daire çizilir, içine simgeler ve isimler yerleştirilir. Sonra bunlar yardıma çağırılır...

    Boydan boya çizmek, bir set, bir alan oluşturmak. Oraya belki geçmişi, belki sadece belli duyguları hapsetmek.
    Hapsetmek diyorum, çünkü dışına çıkmak anahtar.
    Sonra bu özgürlük ve kurtuluş mu, bilmiyorum.
    Yetseydi bir de boğazdaki düğümü çözmek gerekmezdi.
    Aslında İskender'in yöntemi kullanılmış burada da.
    Bıçakla kestirilip atılmış.

    Yeni doğana bakıyorum ben şimdi. Giden küçük kızın saçları maviydi. Yeni doğanın saç rengi verilecekti tam....
    Fakat o saçsız.
    Bu iyi mi kötü mü?
    Kim bilir?

    Cevap Yaz
  • Ramazan Topoğlu
    Ramazan Topoğlu 14.04.2007 - 10:59

    'Martılar, yağmurlar, çakıl taşları, gökkuşağı gibi evrensel oyuncakları ile oynayan küçük kız, aşkın değerler sistemine geçerken geçtiği tükeniş geçidinde şarkılar sönerken kulaklarında, yakıcı nefesi ile bir doğum yapar..'

    Tırnakladığım şiirin yansıması bu sözler, bir altta bulunan (ben yazarken araya başkaları girmezse) sevgili Sinyali'ye ait. SİNYALİ şiirin şavkını elleriyle yakalayıp nasıl da yapıştırmış.

    'Gitmeler' bazen 'Dönüşleri' doğurur.
    Şiirlerini yakmış. Dehlizlerinde dinlenceye çekmiş.
    Sezgilerini yakmış. Sezgilerin yanması sessiz ağlayıştır. Farkına zor varılan. İstemeden bir boyun büküş çok hüzünlendiren.
    Bu arada rengarenk güldestesi kendiliğinde ateş alır. Ses çıkarmaz.

    Gizli burukluklar, hüzünler şairce çivileniyor. Gerekmediği halde acı çekme maznunluğu dokunaklı. Kuşlara, sulara, sudan yoksunluk hüznünde suyun terkedilmiş arkadaşı çakıltaşlarına son kez bakmak çakılan çivi acısından daha derindi.

    'Sönmüş Şarkı'
    Söylenirliğinin bitmişliği, nağmelerinin unutulmuşluğu, kaçınılmışlığı, bilerek sisler arasına terkedilişi.. Burkucu, uyarıcı. Taşları yerinden oynatıcı.

    Ve düğümü yine kendi çözdü.
    Giderken gittiği yere varış, dönüşe döndü.
    Çoğaldı.


    Cevap Yaz
  • Hasan Büyükkara
    Hasan Büyükkara 14.04.2007 - 09:49

    İnsanlar, zaman zaman özlerinin yüzeyinden yansıyan ''Varlık'' ''Bilgi'' ve ''Değer'' kavramlarındaki çift kutupluluktan, kutupsuz bir noktaya, çelişkilerin olmadığı bir iç derinliğe akmak ister..ağmak ister demek belki daha doğru..

    İşte bu yüzden şair olunurken; yokluk, bilgisizlik dediğimiz bilgelere mahsus bir geçitten geçilerek, süt liman bir değerler düzlemine iç geçirilir.. Yakıcı ve bir o kadar da doğugan bir soluk almadır bu iç geçirme..

    Her şeyi yakan bu soluktan,çocukken oyun oynar iken kapıldığımız ve evreni bir oyuncak gibi kullandığımız bir saklı cennet gözükür..

    Martılar, yağmurlar, çakıl taşları, gökkuşağı gibi evrensel oyuncakları ile oynayan küçük kız, aşkın değerler sistemine geçerken geçtiği tükeniş geçidinde şarkılar sönerken kulaklarında, yakıcı nefesi ile bir doğum yapar..

    aşkın,çelişiksiz ve cennetvari bir yerde , bir düzlemde, bir sükunet ve barış denizinin içinde yadırgısız ve ebedi bir mutluluk gözlerinde ama saçsız bir kız çoçuğudur bu

    ama saçsız.. sanki bir şua tedavisinden çıkan bir kızdır bu, cennetine hazırlanan ve barışık gözlü

    işte bu noktada saçlar ve kadınlar arasındaki ilgiye odaklanıyorum..

    ve şairin dizeleri takılıyor dudaklarıma..

    kuş düşünce damdan
    kızlar saçlarıyla ölümü düşünürler
    uzun bacaklı tanrılar koşuşur sokaklarda

    Cevap Yaz
  • Ali Aydoğdu
    Ali Aydoğdu 13.04.2007 - 17:52

    her zaman çözdük sandıklarımız yine karşımıza çıkar sevgili aynur ...

    ..bir gün karşımıza çıktıklarında anlarız aslında dönüp dolaşıp aynı yere geldiğimizi , ama geldiğimiz yer yerinde değildir ...

    ya dünya döndüğünden ya da zaman eskidikçe değerleniyor ....

    üzerinde düşünemediğim şiirleri sevemiyorum ve senin şiirlerinde düşünüyorum , dönüp dönüp yine düşünüyorum !

    Cevap Yaz
  • Gülgün Çako
    Gülgün Çako 11.04.2007 - 23:24

    'Aldı bıçağı eline (bıçağı) boğazındaki düğümü çözdü'

    bıçak kesildi nefesler...

    Cevap Yaz
  • Feray Ayan
    Feray Ayan 11.04.2007 - 14:42

    doğarken tüm küçük kızlar saçları mavi...
    giderken saçsız...

    küçük kızlar hep giderler...
    ve saçları kızıl,
    ateşten
    zulümden
    acıdan
    ezgiden
    kızıl...

    sevgilerimle.

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 8 tane yorum bulunmakta