Zaman selinin ıslak aynasında
Ay ışığı okşarken yakamozları
Üryan yıldızlara sardım, seni.
Yorgun düştüğüm vakitlerde
Aşk aradım hayalinde,
Sorguya çektim
Ömrümün vadisinde erittiğim yılları.
Gerçekleri yüzüme vurdu, aynalar
Sordum onlara:
“Ben hangi mevsimin iklimiyim
Hangi aşkın dilencisiyim? ”
İçimdeki baharları söküp alan mevsimler
Tenime gülümseyen, şehvet düşmanları…
Örselendim sevgili, her şehvetin ardından.
İsyankar kıldım, kendimi
Yaşamayı beceremediğim arzularıma.
Ot yolmadım, dağımdan
Yemiş almadım, bağımdan
Heveslerimi zincirledim, mevsimsiz çiçekler gibi
Her biri dallarında idamı gördüler!
Sordum kendime, hep soruyordum fırsatını bulunca
Var mı acaba, “Gitme kal! ” diyenim?
Durmadan koştum ama
Hep arkamda kaldı, gözlerim
Yarama merhem aradım
Bunca yaşadığım yıllara inat!
Sevecektim, ama yok ki sevenim
Hey, gözümde büyüyen koca şehir!
Cazibene kapılıp gelen saf gönülleri
Erittin, yok ettin, hoyrat sinende
Hoyrat çehreni sakladın, benden
Görmedin, yanından geçen mahzun yüzleri
Vurdun, benim gibileri kahpece, arkadan.
Oysa, sana geldiğimde
Hiç günah işlememiştim
Kirletmemiştim, ayaklarımla kaldırımları
‘Seninle hoş geçinmek’ nasıldır, bilemem
Mazluma günahı yükleyerek mi?
Yoksa, onu zalime kurban ederek mi? ..
Bitmeyen hayallerim
Öksüz kalan duygularım
Ömrümün düşleri
Sahip çıkamadığım sevdam! ..
Hepinizi aldım yanıma
Sizi değil, kendimi sorguya çekiyorum şimdi.
Ey, üzüm gözlü sevdam!
Sanma ki; gönüllüyüm, senden ayrı yaşamaya.
Seni, sensizliğinde kattım önüme
Sensiz yaşamaya alışmak için
Terledi, hayallerim
Düşlerim zorlandı
Senin sevdandı, mavi gecelerin gülümseyeni
İçimdeki her acıya tahammülüm vardı
Verdiğim her ölüye katlandı, bu yürek!
Ama şimdi
Yorgun tenime saran, umutsuz bekleyiş…
Uzun gecelerde, yorgunluğuma ay ışığı vurur
Ölüme giden adımlar yaklaşıyor, an be an
Bilmedim, bilemedim
Barındıramadım içimde, sana olan sevdamı!
Sevgiye susamışlığım geçmedi, geçmeyecek!
Seninle yaşamaya söz verdiğim vakitler
Belki de hiç gelmeyecek.
Bir suçlu varsa sevgili, bu sevdanın sanığı
O benim, sen kendini zorlama, bu gidişte!
Zaten bir mahkeme var, içimde
Suçlusu da benim, savcısı da…
Yeter, bir kurban; bu sevdanın adını yazmak için!
Senin yerine de idama çekerim, kendimi
Kalemi kendim kırarım!
İşte, o zaman ödenir, günahlarımın kefareti
Ne güneşin ışığı kalır, gözlerimde
Ne de üşüyen aşkımı saran yıldızlar…
Yakamozlar saklanır, ıslak sevdamdan.
Duyarsın elbet
Ufkun kızılından hatırlarsın
Alaca karanlıklara sararsın beni.
İhanetim olsa da
Unutma
Çok seviyorum seni! ..
HAZİRAN 2004
Hasan Yıldız 2Kayıt Tarihi : 4.10.2006 20:59:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!