Gidenlere, Bekleyenlere
...
sen giderken
pencereler açıktı
yedi yaşında bir çocuk
elma çakısıyla
bebekliğini kazıyordu
...
sen giderken
gittikçe gölgeleniyordum
gözlerinin ışığı siliyordu gölgemi
-bütün gölgeler ışıkta ölür- diyordun
ölüyordu gölgem
hüzünlü
pırıl pırıl
....
bırakıp gittiğin
bir yol türküsüydü
ellerime bırakıyordun sıcaklığını
o çocuk ardın sıra gülümsüyordu
yemişler en güzel özsularını
salıyordu tomurcuklara
parmak uçlarım-hemencecik-
hasretine kesilmişti
...
bekler bulacaksın
kapı eşiğinde yüreğimi
hasretine gül kuruttuğum
eskirken yüzümdeki limanlar
silmeyeceğim yüzümdeki
suların izlerini
...
bırakarak
kapı eşiğinde yüreğimi
koşacağım
fabrikalara, kırlara
ummadık anında yanımdakine
turnalardan bahsedeceğim
şaşıracak, gülecek hafiften
...
sen bir ihtilalasin
uğrunda öldüğüm
geleceksin bana
bütün insanlara dokunarak
sararak yaralarını
gelmekte
sakın acele etme
kuşkuya
düşmesin
yüreğin
acının en katlanılmazında
hasretin en büyüğünde
sınamadık mı sevdamızı
...
gelmekte
sakın acele etme
bekler bulacaksın yüreğimi
kendi yaşamının kaygusuna düşüp de
sardığın yaralar
kangren olmasın
demesinler ki arkandan...
...
yavaş yavaş
gittikçe derinleşerek
koşarak kavganın sonsuzluğunda
gel bana
yaralanan yer midir acıyan
hastalanırsın
öksürürsün hafiften
yaralanır
incinir
bir yerlerin
nasıl koyar bana
acına dokunamamak
birlikte kanayamamak
çaren olamamak
çaresizlik
nasıl da
hırçınlaştırır
insanı bilmezsin
senden daha çok ben yaralanırım
....
çıkıp gelsen
yağmurlarla
kimseler kimseleri sevmiyorken
düşük yapılmış bir çocukken
bu kentte hüzün
sevdiğin an sevginin yitirildiğini
anlatıyorken bir şarkı
konuş
konuş
yalnızlığımız artsın diyorken
yalnızlıktan dudakları, yürekleri
kurumuş...gözlerinde, yüreklerinde
bir boşluk taşıyorken bu kentte insanlar
çıkıp gelsen
yağmurlarla
teninde ıslak
gül desenleri
ırmakların,
çocukların,
ırak yolcuların çizdiği
çıkıp gelsen
yağmurlarla
ışıklar sönse
güller kaçışsa
kokusunu
rengini,
yorgunluğunu
anlatsan
sevişmelerin
ay ışığı ürperse
-ilk kez eksik birşeyler
kalmasa sevişmelerden
...
kaç zamandır
konuşmadık düşlerimizden
hissetmedik
tenlerimizin sıcaklığını tenimizde
...
kaç zamandır
ağız dolusu gülmedik
bir dostun çalmadık kapısını
bakmadık gökyüzüne
ıslanmadık yağmurda
...
kaç zamandır
öpmedik
bir çiçeği dudaklarından
yüzümüzün değişmeyen
coğrafyasına eşkiya kesilen
o insanca gülüş
kaç zamandır
uğramadı yüzümüze
...
Kayıt Tarihi : 3.11.2001 19:13:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!