Gidenim Firuze Şiiri - Sevda Çolak Yıldız

Sevda Çolak Yıldız
8

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Gidenim Firuze

Hâla uğruyorum tren garlarına yolum düştükçe. Düşmese de bir yolunu buluyor, düşürüyorum.
Bu gelenler kimlerin gideni? Kimlerin gözyaşları ıslatmıştır bu insanların omuzlarını? En son kimlerin gözlerindeki buğu değmiştir ki bakışlarına? Bu gelenler kimlerin gidenleri böyle?
Ya sen Firuze? Ya sen; benim gidenim.. Birinin geleni olabildinmi?
Sevinç nidalarıyla karşılanabildinmi gittiğin yerlerde? Bir yerlere gelişin bayram günü diye işaret edildimi birilerinin takviminde?Kimseyi uğurlamıyor, kimseyi beklemiyorum bu tren garında. Öylece, sadece izliyorum dakikalarca olan biteni. ‘Bir perona günde kaç hikaye sığar?’ diye hesap ediyor, ‘Bir yüreğe kaç acı sığarsa onun bilmem kaç misli kadar’ sonucuyla yetiniyorum. Aklım almıyor bunca acının şehirlerden taşmayışına, ben acımla hâla bir yerlere sığamamışken.
Bu insanlar nereye varır bilmem ama ben bir yere varamıyorum, Firuze. Bu hesaplar, bu sorularla ben bir yere varamıyorum. Kalan sıfatını giymemi seçip gittiğin o sabahtan beri ‘kal’ dediğin bu yerlerden kalkıp gidemiyorum. Dolayısıyla hep izledim gelinen-gidilen bu yerde birilerini.
Sözlerin son saniyelere kadar gitgide azaldığı, bakışların gitgide hüzne bulandığı nice vedaları izledim buradan. Hareket etmeye başlayan trene son saniye atlamayı hatırlayan gidenlerin ardından bir ‘Hoşça git’ de ben iliştirdim. Ne çok kalanın boğazındaki yumruğu boğazımda hissettim, saymadım. Öylece kalakaldılar her biri.
Her ‘Hoşça kal’ diyenin ardından oyle hoşça kalınsaydı böylesine hüzün kokabilirmiydi ki bu peronlar?
Hüzün demişken, şöyle afilli bir vedamız bile olmadı seninle, biliyorsun değilmi Firuze? Neden böyle olmasını istedin, hiç bilmedim. Bu yüzdendir belki hâla gidişini idrak edemeyişim, gelirsin diye gidemeyişim. Ama biliyormusun, bunu hep bilmek istedim. Rastgele bir gidenin yolunu çevirip, ‘bir insan bir insanı uykusunda tıkırtı bile etmeden nasıl gider?’ diye sormayı çok istedim. ‘Yüreği hiç mi ayrılık gürültüsü çıkarmaz giderken? Bukadar mı sessiz olur gidişlerin sessizliği?’ diye bir bilene, bir gidene sormayı öyle çok istedim ki. Adına münhasır bir ayrılık biçimiydi seçtiğin. Firuze gibi gelip, Firuze gibi gitmek diye bir tabir bıraktın bende ardından. Öyle efsunlu, öyle kendine has, öyle derin. Öyle acı.
Belki hatırlamayacaktım seni bugün bu gidenleri görmesem.
Seni hafızamda gelişinle, gidişinle, her halinle zihnimde dipdiri tutmak gayesiyle böyle türlü bahanelerin ardına sığındığım doğrudur, Firuze. Bugünki bahanemin adı bu tren garı. Yarınki sebebim bir bardak acı kahve mi olur, sonbahar dallarının arasından istikrarla beliren yaz güneşinde mi hatırlarım anımsanmayı seven ısrarcı yüzünü bilemem. Ama hatırlarım Firuze. Seni illâ ki hatırlarım. Ben bir tek bunu bilirim, bir de yıllardır adınla binlerce kez ‘bayram günüdür’ diye işaretlenmiş takvimlerimi.

Sevda Çolak-Yıldız
12 ekim 2018

Sevda Çolak Yıldız
Kayıt Tarihi : 12.10.2018 02:22:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Sevda Çolak Yıldız