Nasıl bir gidiştir bu Karayağızlım,
Gel gör ki ne hallarda bu densiz başım,
Cismim perişan, ruhum terki-diyar,
Senmişsin beni tam kılan hayat ışığım.
Ne resmin,ne hayalin avutmaz ki beni,
Hala bıraktığın gibiyim yokluğunun ertesi,
Hayatta ben en çok babamı sevdim
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
Devamını Oku
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
Pırıl pırıl ütülü giysili, misler gibi parfüm kokulu,
saçları taralı, dişleri fırçalanmış adamı/kadını
sevmek kolaydır.
Aslında aşk, aynı insanı, sabahın körü uykudan uyandırdığındaki en
sinirli hali ile de kabul edebilmek, aynı tuvaleti bir dakika arayla
kullanabilmek, diz yapmış pijamalarla kanepede
yastıklara sarılıp sızmışken bile şefkatle
okşayabilmektir. Buna katlanamayanlar zaten aşık
değillerdir.
Bu durumda evlilik hoşlandığın insana karşı olan
duygularını öldürüyor diyebiliriz. Zira aşıksan, aynı
havayı solumak bile zevk verir. Hep beraber olmak
istersin. Banyodan gelen su sesi bile onun evde
olduğunun işaretidir ve huzur verir. Ütülediğin
gömleğin ona ne kadar çok yakışacağını düşünürsün,
pişirdiğin yemeği ne çok seveceğini, o bin tane
ayakkabısı dururken binbirinciyi almaktan mutlu olacak
diye, istediğin gömlekten vazgeçersin. Zamanla,
almaktan çok bir şeyler vermekten mutlu olduğunu
keşfedersin.
Eğer evlilikte kadın, ikinize yemek pişirecek, dolabı
düzenleyip ütüyü yapacak bir anne olacak sanılıyorsa,
o kadının saçlarının hiç yağlanmadığı ve adamın
geceleri terlemediği düşünülüyorsa, asla kavga
edilmeyecek ve lavabo tamir edilirken dahi gülüşüp
öpüşülecek zannediliyorsa zaten beklenti bir evlilik
değil, bir amerikan filmini yaşamaktır. Bu hayallerle
yola çıkıldığında, damat ilk gece gelinin saçlarından
onbin toka sökmeye çalıştığında, gelin ise damat
firketeleri çıkaramayıp -s...m böyle
kuaförü- diye söylendiğinde zaten evlilik sandıkları
şey çatırdamaya başlayacaktır.
Evlilik; sadece aşk değildir. evlilik; ev arkadaşlığı, kankalık,
sırdaşlık, ortak hesaba sahip mudilik, ayrı kökenlerin birleşmesi,
başı hatırlanmayan bir akrabalık ilişkisidir. Aşk bu ilişkide tutkuyu
sağlar ama tek başına ayakta tutamaz. Âşıksanız ateşli
sevişmeler yaşarsınız ama kış akşamları evde konyak
içip geyik yapamayabilirsiniz.
Hala canınız sıkıldığında onu değil de annenizi
arıyorsanız, yalan olmuştur o evlilik. Aşk evlilikte
gider gelir. Halıya kola döktüğünde aşk biter, ama o,
halıyı temizleyebilirse gene âşık olunur. O aradaki
sinir evresini aşabilenler ellinci yıla kadeh
kaldıranlardır. Tahammül edemeyenler ise ikinci
evlilikten sonra artık evliliğin yalan olduğuna inanacaklardır.
ZAFER, DİRENENLERİN OLUR...
Mevsim soluk,saatler duruk,bende bir başıboşluk,
Geceler zindan karası eyy sevgili.
yuregine saglik.
Nerdesin be sevdiğim,nerdesin be canısım,
Olmadı bu gidişin ben sana doymadım,
Hani sonsuzluğa birlikte uzanacaktı bu eller,
Bir avuç toprağa kaptırdım seni Karayağızlım.
Bilsem ki döneceksin seni çöllerde beklerim,
Yanına varmak istesem,sözümden dönerim,
Yokluğun çekilmez yar,söyle ben ne edeyim,
Bir gel desen,ahh bir gel desen sevdiğim,
Bil ki sana koşa,koşa gelirim...
...kadere inanmak imanın şartlarındandır...Yüce Mevla yar ve yardımcınız olsun inşaallah...Mehmet Karlı
umarırım ya döner ya da çağırır diye düşündüm şiiri okuyunca kutlarım efendim yüreğinizden akan duygular hep var olsun ümidiyle
kaleminize sağlık
'Bir gel desen,ahh bir gel desen sevdiğim,
Bil ki sana koşa,koşa gelirim...
-Murada ermekse yanıbaşın, aç kollarını geliyorum, bir yazılmalıydı ki mezar taşım, toprağını öpüyörum, sensiz her nefeste can, sensiz her adım da, ben zaten ölüyorum..
KUTLARIM bu içten gelen sızılı şiiri..
Ne resmin,ne hayalin avutmaz ki beni,
Hala bıraktığın gibiyim yokluğunun ertesi,
Mevsim soluk,saatler duruk,bende bir başıboşluk,
Geceler zindan karası eyy sevgili.
Bu harika şiiri yürekten kutlarım.
Saygımla,
Bu şiir ile ilgili 6 tane yorum bulunmakta