Ayrılığı seçtin mi hiçbir şey götürmeyeceksin yanında
Zaten sade bir hayat bekliyor olacak seni
Ekmeğinin yanına simit yeter, susamlı
Simitin yanına da sadece bir peynir yeter
Zeytine bile gerek yok
Acı varken bu kadar
Ayrılık varken hem de en tazesinden
Simitin tazesine de gerek yok
Tuzlu zeytine de
Öyle karışık yemeklere de gerek yok
Yüreğin bu burukluğunda kusturur ancak
Hiç yemeden de olmaz
Kan kusturur bazen ayrılık
Ayrılığın yanına bir şey katmaya da gerek yok
O tek başına yeter tüm ruhu doyurmaya
Yırtınırcasına acıtmaya
Ciğerlerini bile söker bazen insanın
O yüzden katık istemez ayrılık
Sadece ve sek yaşayacaksın
Meze istemez yanına
I
Boğazım kurur biliyorum
Bir şey söyleyemem
Söyleyeceklerimi ceplerime doldurmuştum halbuki gelirken
Donan ellerim, kuruyan boğazım
Hava mı çok soğuk?
Ayrılık mı daha soğuk?
Yeterince söyleyemediklerimiz varken bu kadar
Yanına bir şey daha istemez ayrılık
Tek başına yaşanmak ister
Yalnızlık tam burada başlar
II
Kurduğumuz hayaller boğulur sonra
Çayın buğusunda
Hayal kurmaya korkarız artık
Kursak boğulur
Kurmasak biz boğuluruz
Giderken aşkın içinde iyiye dair ne varsa
Alır giderler
Kötülüğü iyilikten ayırıp,
B(öldürüp) giderler
Bize yalnız çayımıza eşlik eden simit kalır
Çayın buğusu
Kahvenin kahvesi
Üsküdar’ın Kız kulesi
Soğuk yırtıyor içimizi
Bizi ikiye bölüp geçiyor
III
Artık yan yana oturamayacağız bu tahta masada
Masa da çürüyecek belki bu aşkın fotoğrafı
Islanacak, üzerinden mevsimler geçecek belki de yıllar
Ama söyleyeceklerimiz hep taze kanayacak
Yüreğimiz gidişimizdeki verem kırmızısı yanaklarımız kadar
Kırmızı kalacak
Hep kanarken
Bedenlerimizin kaldıramadığı kadar büyük nefesleri almaya çalışırız
Bu ayrılığı sindirmek için
Yetmeyecek aldığımız nefesler
Çayın buğusundaki sıcaklık
Ellerimizin sonsuz çatlağı
Denizin sesi
Yetmeyecek dindirmeye
Az zaman sonra belki uyuşur acılarımız
Ayrılığımızın başladığı yerden
Demlenmiş geçmişe inat
Küf kokan gelecek bekleyecek bizi
IV
Mecal bulamam yere döktüklerimi toplamak için
Duygularım karma karışık
Bir de çöp arabası geçer üzerinden
Kayıklarda serseri misineler
Kulaklarımda soğuk sesin
Nefesim donuk
Sesim ölü
Ölmek için iki adım biraz ileriye
Gitmekle ölmek bu kadar aynıyken
Donmuş nefesi almaya üşeniriz
Ciğerlerimizin hali kalmaz
Bedenimizin mecali
En iyisi gidelim
Daha fazla karanlık olmadan
Karanlık en çok yalnızlara düşmandır çünkü
Hem ayrılığa, hem karanlığa dayanamayız
En iyisi gidelim
Çay da soğudu
Bardaklar çatlamak üzere
Bu deniz birazdan daha kararacak
Ve gece tam on ikide intihar elbisesini giyecek
Gidelim
Konuşmak ölmek demek ayrılıktan
Bunca söylenecek şey varken
En iyisi gidelim
(On Ekim İki Bin On İki 20 00)
Nevin AkbulutKayıt Tarihi : 11.10.2012 09:44:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
En çok terk edenler bahseder; Terk etmekten, Hiç terk etmemişler gibi... O yanları fazladır çünkü, Terk etmiş gibi konuşurlar Hatta biraz daha ileriye gidip, karşı tarafı suçlamaya da kalkarlar. Siz gittiğiniz için değil Kendileri gittiği içindir bu acınmalar
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!