“Dünya boş! ” dediğinde rahatlama gibi
“Değmezmiş’teki” gibi,
Veya bir ölümün verdiği gizliden içe dolan umut gibi;
Boşalan yere dolacak bilinmez yenideki gibi,
gidenin yerinde olmamak gibi,
Çaresizliğin umuda bağlandığı hayalden ince köprü gibi,
mecburi soluklar gibi,
Acılı türkülerle halay çekip ağıtlarda keyiflenmek gibi,
namusa namlu boşaltmak gibi,
Herkes seviyor diye sevmek bir şeyi kabulünde alışkanlıklar gibi,
herkes gibi,
Öyle severler hayatı, adresi boşluk yaşamdaki bir sır gibi
herkes olmaktaki güven gibi…
Bizim dışımızdaysa, ne varsa, elden ne gelir dermanı dudaklarda
Kocaman bir taş olur güneşi örter yolumuzdaki kirler kapıda
Bir el vermek taşın altına, akacak teri şimdiden yorgun gibi
Neme lazım, taş büyük el küçük, hayat kaderine yenilmiş gibi...
Dünya boş ne yapabilirizdeki gibi, değmezmişteki gibi
'Böyle gelmiş böyle gider'deki gibi...
Anonim olmaksaydı, yine de sizin gibi,
Gerçeği gerçeğe benzeterek adımlamak kelimeleri
Bol sıfırların ulanacağı bir yalanın hemen dibinden yelken açmaksa bile
Kızgın güneşe, içinde kirli taş, pupayelken;
Kaybedilen ne varsa gemi direğine bağlı göz kenarlarında
Rüzgarın ferine inat,
Giderdim’deki gibi.
Tanrılara yakılan ağıtlarda aranır mucizeler, sular kendine akar
Yasalardan önce evrenin çelikten sert yasaları, güçlüyü bileğler
Araftadır sıradanlığı sınırları belli beyinler
Yaktığı ağıtlar kendinedir, kendine acıması, yalnızlığıdır koca evrende
Burası olmadı, ümidi diğerinde; der, kolla ve gözet beni,
ama hırsızlıktadır bir eli
Herkes birbirinden alacaklı; ama ençok kendinden
Alacaklıdaki gibi…
Hakan KaradumanKayıt Tarihi : 16.10.2009 10:50:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!