Saygıdeğer şiir dostları,
Önceden davetli olduğum bir eğitim sendikasının yemek programına katılmak üzere dün (31.05.2008) öğle saatlerinde Boraboy’a çıktım.Yola yalnız çıkmıştım, Taşova-Ladik karayolundan Boraboy’a doğru ilerlerken etrafı daha bir alıcı gözle gözlemleme imkanı buldum.Yol kenarlarında yeşilin her tonunun hakim olduğu, giderek yükselen vadi boyunca en çok dikkatimi çeken ve yer yer şiirlerimde kullandığım haşhaş tarlaları ve bu tarlaları beyaz ve mor renge boyayan haşhaş çiçekleri oldu.Mercimek köyünden geçerken 29 Mayıs 1993 yılında Almanya’nın Solingen şehrinde ırkçı saldırı sonucunda katledilen ve Taşova’nın Mercimek Köyü kabristanında ebedi istirahatgahlarında uyumakta olan Solingen Şehitleri’ni tam da anma yıldönümlerinde yadetmeden geçemezdim elbette.Ve arabamın içinde yüksek sesle ezberimde bulunan ve şair dostum Çelebi Öztürk’ün güzel bir tahlilini yaptığı ***Solingen Şehitleri*** şiirini okudum.
********** Solingen Şehitleri ***
-Ruhları Şadolsun-
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Hocam, daha önce grupta paylaştığım yazımı buraya aynen alıyorum, gerçekten de böylesine duygu yoğunluğu olan yazıları okurken insan dalıp gidiyor (dalıp gitmeli de zaten). Fazla bir ekleme yapmadan aşağıya kopyalıyorum sabahki yazımı. Ve ilk yorumun benden gelmesi de ayrı bir güzellik oldu sanırım.
Yüreğinize ve dostluğunuza bir kez daha selam olsun hocam.
Sevgiyle.
Burhanettin Akdağ
*****************************************************************
Sevgili Ali Rıza hocam,
Sizin işte bu duygusal yönünüzü çok seviyorum, sıcak ve dostça duygularınızı her zaman en yalın biçimde ortaya koyan tarzınızı seviyorum. Sizin gibi bir dostum olduğu için her zaman Rabbime duacıyım.
Bir günün anatomisini yaparken bu kadar yoğun duygu, akıcılık ve dikkatle yoğrulan izlenimleri okurken ben de adeta orada sizlerle hissettim kendimi. Hele ki Ömer hocamın fıkraları ve de sevgili Fesih hocamın bugün müdürümden evrak gelmeyecek dediğinde sizin katılım belgelerini eline tutuşturmanız unutulacak gibi değildi.
Sizden bir rücam var, bu yazdığınız değerlendirmeyi grup tartışma odamıza ve mümkünse sayfanıza eklemeniz. Bu vesileyle de mükemmel çalışmanızın daha fazla dostumuzca duyulması ve okunması güzel olur diye düşünüyorum.
Yüreğiniz dert görmesin sevgili hocam, Boraboy'a ve Taşova'ya dostça selamlar. İnşallah sözleştiğimiz gibi kısmet olursa bu ay içinde mutlaka yanınıza gelmeye çalışacağım.
Selam ve sevgilerimle.
Burhanettin Akdağ
Bu şiir ile ilgili 11 tane yorum bulunmakta