“Çevreyi yıkarak” parkta gezmişler
“Türk Baharı” için, plân çizmişler.
Yine, serap denizinde yüzmüşler
İşte bu: İnsandan, farkınız sizin.
Yiğitler, yiğitler… yara kaşıyor,
Pislikte –kendini bile- aşıyor.
Çadırın dibine çöküp işiyor
Yel ile söylenir, şarkınız sizin!
Çoluğu çocuğu katıp önüne
Taarruz edersin, kıble yönüne!
İmân etmez misin, mahşer gününe;
Yok mudur, Allah(C.C.) ’tan korkunuz sizin?
Doksan yıl dönsen de, vermezsin mola
Saat, sağa döner; sense, hep sola!
Girmiş, gidiyorsun “çıkmaz bir yola”
Hep ters mi dönecek, çarkınız sizin?
Eksilmez, günbegün çoğalır hatân
Yıkma; senden “hizmet bekliyor” vatan!
Halkı parçalayan, devlete çatan
Bozuk; soy-sopunuz, ırkınız sizin!
Alâmet görünür; çoğaldı bina
Farklı uzuvlara yakılır kına!
Meydana döküldü, veled-i zinâ
Virân mı, eviniz barkınız sizin?
Yılan, çayan; ahtapotla sarışmış
Denize ulaşmak için, yarışmış.
İnan; bentten, sana lağım karışmış;
Suyu taşırıyor, arkınız sizin!
Bölücü-yıkıcı çıktı, ününüz
“Ölümlü kargaşa” bayram gününüz!
Asırlık pislikle kokar, dününüz
Hamamda da çıkmaz; kırkınız sizin!
İtalya, Belçika, Alman silahı
Kurmanci poşusu, Frenk külâhı
Yanında; Ermeni, Rum, Sırp, Ulah’ı…
Savaş meydanı mı, parkınız(!) sizin?
14.06.2013
Fahri FeyizKayıt Tarihi : 20.6.2013 10:35:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!