Gevşetti buzağın ipini şeytan,
Kaleyi içerden kuşattı düşman.
Olup bitenlere inanamıyor insan,
Düşündükçe; aklım, fikrim karışıyor.
Bu iş; ne zaman,nerde, nasıl son bulur?
Gece gündüz durmadan, düşünüyorum,
Bir türlü çıkar yol bulamıyorum.
Bazen; dur diyor düşüncelerim, duygularıma,
Sabırlı ol, film bitmedi henüz, izle, gör ve anla.
Bazen de; Uyan artık, derin uykundan, uyuma!
Uyuyan varsın uyusun, onlar kış uykusundalar,
Kulağına davul çalsan, uyanmazlar.
Bazen içimde depremler kopuyor,
Bedenim iyiden iyiye sarsılıyor.
Kimi sakinleşiyor, kimi hırçınlaşıyor,
İçimden Şeytanın ayağını kırmak geliyor.
Bazen de çok derinlerden bir ses yankılanıyor kulaklarımda,,
Kulak zarımı yırtarcasına.
Kör müsün sen be adam?
Tuh yazıklar olsun sana.
Gözün açıp, etrafına baksana.
Daha ne duruyorsun, ne bekliyorsun?
Köy görünüyor, işte tam karşında!
Kör bakan mısın yoksa bakan kör müsün?
Bir de kılavuz mu istiyorsun?
Yurdun sahnesinde, oyun açık seçik oynanıyor,
İşte o zaman; yüreğim şakır şakır kanıyor.
Gözlerim dalıyor, uzaklarda dalgalanan bayrağa,
Ay kucaklamış yıldızı, koruyup, kollarcasına,
İçin için bayrağımın gözünden,
Kıbkırmızı yaşlar damlıyor.
Alıştı gözlerim yaşa, yıllardır nemli.
Başka daha ne olmalı, ne demeli?
Beynim yorgun düştü, yüreğim kederli,
Bilmem ki ne olabilir, bundan daha önemli?
Duymayan kulaklar duysun,
Vatan için can veren şehidimin feryadını, sesini
Görmeyen gözler görsün artık,
Ne olursunuz memleketin halini!
Gevşetti buzağın ipini şeytan,
Vatanımda oluk oluk akar oldu kan.
Ortalık tam anlamıyla, kan revan.
Akan kan mı tuttu bizi acaba, nedir?
Yoksa, bunca yıl ölü olsak uyanırdık çoktan.
Kim bilir?
Sanırım bizi kan tuttu.
Kan Tuttu bizi,
KAN
05.03.2010
İstanbul
Kayıt Tarihi : 5.3.2010 01:07:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Buzağının ipini gevşetmekten başka ben ne yaptım şimdi Günlerden bir gün şeytanın yolu bir köye düşmüş. Keyfi yerinde olan şeytan, sırtını bir ağaca dayamış ve buzağısı kazığa bağlı olan ineği sağan genç bir kadını uzaktan izlemeye başlamış. Şeytan, kadını epeyce izledikten sonra yerinden kalkıp kazığa bağlı buzağının ipini biraz gevşetmiş. Buzağı bu, az ötede annesinin sütünün kovaya sağılmasını aç karnına izlemeye daha fazla dayanamamış. Buzağı yerinde debelendikçe boynundaki ip biraz daha gevşemiş ve sonunda yular hepten çözülmüş. Koşarak annesini emmeye giden buzağı, süt kovasına çarpmış ve bütün sütler yere dökülmüş. Sağdığı süt ziyan olunca siniri tepesine çıkan genç kadın, eline geçirdiği odunu buzağının kafasına vurmasıyla yavru kan içinde yere yıkılmış. Yavrusuna saldırılmasına kayıtsız kalmayan inek bir tekmede kadını yere serip öldürmüş. Uzaktan geçmekte olan kadının kayınpederi, ineğin gelinini öldürdüğünü görüp, elindeki tüfekle ateş ederek ineği öldürmüş. Silah sesini duyan koca koşup gelmiş. Karısını yerde cansız yatar, babasını da elinde tüfekle görünce, belinden silahını çekip, tek atışta babasını öldürmüş. Kısa bir süre sonra gerçeği öğrenen genç adam bu kadar acıya dayanamayacağını düşünüp, bir kurşun da kendi kafasına sıkarak canına kıymış. Bütün bu olayları bir kenardan izleyen şeytan, Bu felaketi de bana yüklerler. Buzağının ipini gevşetmekten başka ben ne yaptım şimdi demiş. Alıntı. Yılardır ülkemizde oluk oluk kan akmaktadır malumunuz. Son zamanlarda kurumlar arasındaki sinsi savaşı önlemek bir yana, daha da ateşlenmesi için körüklemeye devam eden bazı çevreler olayların birinci sorumlusu olarak buzağının ipini gevşetmişlerdir. Süt kovası desen, çoktan devrildi. Peşinden oluşacak her türlü kötülüğü büyük bir ustalıkla başka yerlere yamamak isteyenler pişkince savunmaya geçeceklerdir yeri geldikçe. Şeytan gibi; Biz ne yaptık şimdi? diye.
HÜSEYİN GEZER/Arhavi
Şairin kafasının almadığı noktalar bugünlerde her kafada soru işareti...
Kafası alanlarda o buzağıların ta kendisi şeytanın kolladığı,
Ateş onu çağırıyor:)
saygılar
+10 puan
TÜM YORUMLAR (5)