Tutkulu bir öpüşün ardından,
Buz gibi bir ıslaklığın verdiği titreyişle uyandım az önce...
Seni görmeye bile tahammül edemezken,
Nasıl da heyecanlanmıştım rüyama girince…
Balkondan görmüştüm seni,
Tahmin bile etmezdim kapıya gelmeni...
Kapının ziliyle silkinmiştim ihtimallerden;
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bulunulan zamandan geriye dönüşün ve yeniden bu güne gelişin hüzünlü bir biçimde dizelere serpiştirilişini gördüm şiirinizde...Göz yaşlarının mısralara sağnak bir şekilde akıtılışını buldum..Evet her sözcük sanki derin duygu kokuyordu ve oluşturduğudizeleriyle bir rüzgar gibi esip biz okuyucularınızın yüreklerine adeta sızıyorlardı...Hüzün...hüzün...hüzün...hüzün olsa da farklı lezzette bir haykırış...
Çok derin hüzünlü duyguların etkileyici bir ifadesini bulduğum bu şiiriniz için de sizi kutluyorum....Saygımla...Savaş GÜRSOY
hemşerim yüreğinize sağlık hikaye gibi yaşanmış hatıraların şiire dönüşmesi çok acı verici içim sızladı okurken akıcı bir şekilde anlatmışsın
Muhsin AKTAŞ
Turanköy -Bursa
www.muhsinaktas.com şiir sitem
msn adresim:[email protected]
Ama değiyor muydu diye de düşün
Tüm bunlar yaşatılır mıydı
sekiz yaşındaki bir kız çocuğuna
Okulda aile ilgili anlatım ödevlerine katılmak istemiyormuş.
Babası okula gelen arkadaşlarıyla konuşmuyormuş
Arkadaşından duydum
Kendi küçüklük elbiselerini
bir kardeşim daha olursa o giyer diye vermiyormuş.
Her şey boş….
Ne denilebilirki böyle bir şiire..
Hüzün bastı içimi..:(
Allah gönlünüze göre versin..
Mutluluk kovalanmalı..
Saygı,sevgi ve selamlarımı sunuyorum..
Yaşamak, duymak, hissetmewk, haykırmak...gerekirse sahici göz yaşları...işte şiir
****10****
Cemali-Hikmet Aksu
Sevgili Meral hanım;
Kızımın yüreciğinde bıraktığın
boşluk gibi boş…
Bir genç kız olacak…
Kendince bir delikanlı bulacak…
Bir yuva kuracak…
Anne olacak...
Mutlu olacak…
İçindeki boşluğu unutacak…
Gerisi boş…
Tıpkı bizim için “boş” olduğun gibi boş…
Yazan yüregi ve kalemi kutluyorum.Mutluluk yüreginizden tebessüm yüzünüzden asla eksik olmasın..Saygı ve kalbi muhabbetlerimle...Sezai Binici/umut_adam/Erzurum
hayattan iz bırakan bir kesit...
güzel bir anlatımla yüreğinizi açmışsınız...
selam ve saygılarımla
hayat devam ediyor her türlü kalleşliklere rağmen. rabbim herkese her şeyin hayırlısını versin.
Bu şiir ile ilgili 7 tane yorum bulunmakta