Yaş yolun yarısını çoktan geçmiş. Çok geçirmiş olmasak da görmüşlüğümüz olan bir yaştayız. Yoksul bir aileden gelmemize rağmen okumaya olan meraktan dolayı yüksekde olmasa bir eğitim sevyesine sahibiz.
Fakat ülkemizin aşırı demokrasi ve insan haklarına özen göstermesinden dolayı bu eğitimimizde işe yaramamış,mevcut yapıya deve dikeni gibi battığından bu alandanda uzaklaştırılmışız...Elbette buda anayasal haklarını kullanarak demokrasiyi korumak için silahla kendi yaptıkları anayasayı rafa kaldıran apoletli generaller sayesinde gerçekleşti...
Bütün bunlara rağmen bildiklerimizi sandığımız bir çok şeyi gerçekten bilmediğimizi öğrendim.
Biz şimdiye kadar bir hukuk devletinde yaşadığımızı zannediyorduk. Malesef yanılmışız,öyle bir hukuk devletinde yaşıyoruz ki.Aç kalma hukukun var ve kimse sana birşey diyemez.
İşsiz kalma hukun var, hastahane koridorlarında parasızlıktan can çekişme hukukun var.
Biz insan haklarına saygılı bir sosyal devlette var olduğumuzu düşünüyorduk.
Malesef yanılmışız,sosyal devlette kişi hak ve özgürlükleri ve yaşam hakkı anayasal güvence altındadır.Malesef bu bizde kanunla düzenlenir ve isteyen istediği gibi kullanır...
Bizim devlet yapımızın laik olduğunu öğretmişlerdi.
Buda bir safsatadan öteye gitmiyor.Devlete bağlı ve devlet tarafından finanse edilen bir dinayet kurumu olduğu sürece ''laiğiz laik kalacağız '' demek komediden öteye gitmez... Sadece bir mezhebin poropagandasını yapan bir kurum ve diğer din ve mezheplere bağlı vatandaşların verdiği vergiyle beslenen bir kurum...İşte laikliğimiz...?
Demokratik bir Cumhuriyetimiz var ve demokratik bir cumhuriyette yaşıyoruz diye biliyorduk.
Halbuki parası olanların demokrasinin nimetlerinden sonsuz bir şekilde faydalandığını ve bizdeki demokrasinin onların önerdiği adaylara oy vermekten ibaret olduğunu,azınlık hakları diye bir kavramın bizim için süs olduğunu,ülkede yaşıyan diğer ulus ve milliyetlerin bizim demokrasimizde yeri olmadığını geçde olsa öğrenmeye başladık.
İşte bu bildiklerimiz öğrenmeye çalıştığımız ana konulardı.
Yasaların kimlere karşı işlediğini,kimlerin yanında olduğunu,demokrasinin nasıl işlediğini Demirellerin vb, Yargıtaydan dönen yolsuzluk davaları bize öğretti.
Ülkem insanının ekonomik kast sistemini; Laila'da deliler gibi para harcayanların birkaç yüz metre ilerisinde basit hastalıklara bile para yetiştiremeyen garibanlardan öğrendik.
Kendileri baş örtüsü için laiklik naraları atanların, güç ellerine geçince, din derslerini nasıl zorunlu yaparız telaşında olduklarını öğrendik ve seyrettik.
Halk seçsin diye halk oylamasına gönderilecek anayasaların ve yasaların hiç bir şeyi değiştirmeyeceğini ve sonuçlarını hep beraber göreceğiz.
Velhasıl kelam bilemiyorum.
Daha doğrusu benim gibi; sözde tatlısu demokrat ve devrimcilerinin bir takkiyecinin anlayamayacağı kadar çetrefilli olduğunu görüyorum.
Şunuda unutmamak gerekirki bir şeyi de fark ettik sonunda.
Bu ülkede söylenenler ile yapılanlar arasında dağlar kadar fark ve uçurumların olduğu.
Bu ülkede yazılanlar ile uygulananlar arasında bir dengenin olmadığı.
Ve yineliyorum.
Değil bunları konuşacağımız hiçbir işin hukuksal boyutu önemli değildir bizim ülkemizde.
Uyanıkların ve dalkavukların pozisyonları, sermayenin ve sömürenlerin yönetim çıkarları önemlidir.
Güç kimde ise onun borusu ötmektedir ülkemizde.
Bir ülkede şavaştan,inanç konularından nemalananlar olduğu ve güç onlarda olduğu sürece bunlara karşıda güçler mutlaka olacaktır....
Gerisi bizi aşar sanıyorum.
30 Eylül 2007
Aliseydi TaşdemirKayıt Tarihi : 30.9.2007 20:17:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!